ÇİN ELÇİSİ WANG YEN-TE’NİN TÜRKİSTAN SEYAHATNAMESİ (PRF. DR. ÖZKAN İZGİ 1989)

.

 

 

 

WANG YEN-TE SEYAHATNAMESİ’NİN TÜRKÇE TERCÜMESİ (PRF. DR. ÖZKAN İZGİ 1989)
42.
T’ai-p’ing Hsing-kuo [saltanat devrinin] sekizinci senesinin beşinci ayında (5 Haziran 4 Temmuz 981) Kung-feng-kuan görevinde olan W ang Y en-te ile Tien-ch’ien Ch’ eng-chıh görevinde olan Po Hsiung’u bir ferman ile Kao-ch’ang’a elçi olarak yollamıştır.
43.
Yung-hsi (saltanat devrinin) birinci senesinin beşinci ayında (Mayıs 4-Haziran 1, 981) Yen-te ve diğerleri seyahat hatıralarını
aşağıdaki gibi yazdılar :
Biz Hsia-chou’dan [seyahate] başlıyarak, Yü-t’ing-chen’den geçtik.
44.
Biz sonra Huang-yang-p’ing (Sarı Koyun Düzlüğü) den geçip gittik. Bu arazi yumuşaktır ve Sarı Koyun yetiştirir. Biz bir çölden geçtik [burada su yoktur], bütün seyahat edenler [yanlarında] su taşırlar.
Tam iki gün sonra, biz Tu Lo-lu kabilesine vardık. Han (Çin) elçileri hu kabileden geçerken, onlar [elçiler] hediyeler verirler. Onlar huna ta-tang derler.
Biz sonra Mao-clıia K’uai-tzu kabilesinden geçip gittik.
45.
Huang-ho’ya (Sarı Nehir) geldiğimiz zaman, koyun derisinden tulumlar yaptık, hunları hava ile şişirdik, böylece [tulumlar] suda yüzdü. Bazı zaman develer tarafından çekilen ağaçtan yapılmış salları kullanarak öbür kıyıya geçtik.
46.
Biz sonra .Mao-nü Wang-tzu K’ao-tao kabilesini geçip gittik. Seyahate devam ederek Lıu-k’o sha’ya (Lıu-k’o çölü) girdik. Kum üç ch’ıh derinliğinde idi. Atlar [orada] yürüyemiyordu. Bütün seyahat edenler develere biniyorlardı. [Orada] ıvu-ku (beş hububat)
47.
yetişmez. Kumda büyüyen bir ot vardır. Teng-hsiang diye isimlendirilir. [Bu] yemek için toplanmaktadır.
Biz sonra Lou-tzu dağından geçip gittik. Burada hiç oturan yoktur. Kum tepeciklerinde seyahat ederken, bir kimse güneşe [bakarak] saat söylüyordu. Sabahleyin güneşi arkasında hisseden bir kimse, akşamleyin güneşe doğru hareket ediyordu. Güneş battığı zaman duruluyordu.
Biz sonra Wo-yang-liang Haı-t’e kabilesinin [oturduğu) bölgeden geçip gittik.
48.
Burada Tu-tu Shan (Tu-tu dağı) vardır. Bu yer T’ang [devrindeki] Hui-hu (Uygur) ların yeridir.
Biz sonra T’ai-tzu Ta-ch’ung kabilesinden geçip gittik. Onlar Ch’i-tan (Kitan) sınırına yakındırlar. Halk giyinmek için kıymetli
49.
ipek kumaş kullanırdı. Onlar mutfak eşyaları için altın ve gümüş kullanıyorlardı. Kımız şarabı yaparlar ve [bunu içerek] sarhoş olurlardı. Biz sonra Wu Ti-yin (Oq Tegin) kabilesinden geçip gittik. [Bu kabile] Ta-kan Yü-yüeh (Prens Tarkan Üge) nin oğlunun kabilesidir.
Biz sonra Ta-kan Yü-yüeh W ang-tzu kabilesine geldik. Bu kabile Chiu-tzu Ta-tan (Dokuz Kabile Tatarları) lar arasında en itibarlısıdır.
50.
Biz sonra 1-li W ang-tzu kabilesinden geçip gittik. [Burada] Ho-lo-ch’uan (Etsina Nehri) vardır. Burası T’ang [devrindeki] Uygur
51.
prenslerinin oturduğu yerdir. Şehrin duvarları hala durmaktadır. Burada sıcak su gölleri vardır. Bir anane olarak önceleri Kitan’lar Uygurların koyunlarını otlatırlardı. Ta-tan (Tatar) lar ise, Uygurların sığırlarını otlatırlardı. Uygurlar Kan-chou’ya göç edince, Kitan ve Tatar’lar kendi aralarında baş olma mücadelesine giriştiler.
Biz sonra A-tun kabilesinden geçip gittik. Ma-tsung dağından ve Wang-hsiang-ling den geçtik.
Bayırda taştan yapılmış bir
52.
kemer vardır. Burada [ayrıca] Li Ling tarafından yazılmış bir kitabe vardır.
Biz sonra, Batı’ dan pekçok ırmağın birleşip geldiği Ke-lo-mei kaynağından geçip gittik. [Buranın] görünüşü uçsuz bucaksız idi.
Burada, balıkçıl kuşları, martılar, yaban kazları ve yaban ördekleri pek çoktur.
Biz sonra T’o-pien şehrine vasıl olduk. Bu şehir aynı zamanda Li P’u-yeh şehri olarak bilinir. Şehrin başkanının ünvanı T’ungt ‘ien W ang dır.
53.
Biz sonra Hsiao-shıh ııo kasabasından geçip gittik.
Biz sonra 1-chou ııı (kasabasından) geçip gittik. Bu kasabanın generalinin soyadı Ch’en idi. Onun ataları T’ang sülalesinin Kaıyüan [devrinin] ikinci senesinden beri (715) burayı idare ediyorlardı. Hepsi on nesilden beri burayı idare etmişlerdir. T’ ang zamanının Ch’en [ailesine verilen] imtiyazları hala saklanmaktadır. Bu yerde yabani ipekböcekleri vardır. İpek böcekleri k’u-shen [bitkisi] üzerinde yaşayanlar. [Bunlardan] ipekli kumaş imal edilir. Burada koyunların kuyrukları çok büyüktür ııs, onlar [bu yüzden] neredeyse
54.
hareket edemezler. [Koyunlar] ağır olduğu [zaman kuyruklarının] ağırlığı üç chin’dir. Zayıf [olanların kuyrukları] bir chin’dir. Onların eti ayı eti gibidir. Beyaz ve çok lezzetlidir. Bundan başka Lishıh denen bileği taşı vardır. Bu taş ikiye bölündüğü zaman pint’ieh u s elde edilir. Bu ch’ıh-t’ieh shıh (demiri yiyen taş) diye bilinir. [Burada] aynı zamanda hu-t’ung [bitkisi] yetişir. Hu-t’ung
54.
yağmura maruz kaldığı zaman, hu-t’ung-lü hasıl eder (mahsülü verir).
Biz sonra I-tu ‘yu geçip gittik.
Biz sonra Na-chıh şehrinden geçip gittik. [Bu şehir] Ta-huan kuai-mei ch’i’nin doğusundadır. Biz güneye baktığımız zaman, Yü-men kuan’ın çok yakın olduğunu görürüz. Bu yerde su ve bitki yoktur. Biz seyahat ederken yiyecek taşıdık.
55.
Tam üç gün [Sonra], biz Kuei-ku’ya vardık. [Burası] aynı zamanda Pi-feng-i (rüzgardan korunma istasyonu) olarak bilinir.
Onların adetlerine [göre], onlar bir emir (ferman) çıkartarak yü 128 rüzgarını tutarlar. [Böylece] yü rüzgarı sonra hafifler.
Tam sekiz gün [sonra], Tse-t’ien manastırına vasıl olduk. Kao-ch’ang [hükümdarı], elçilerin geldiğini işitince [bizi] karşılaması için birisini yolladı.
Biz Pao-chuang dan geçip gittik.
Bundan başka, Lıu-chung’­ dan geçip gittik ve sonra Kao-ch’ ang’ a vasıl olduk. Kao-ch’ ang [aynı zamanda] Hsi-chou’dur. Kao-ch’ang arazisi güneyde Yü-t’ien
56.
(Rotan) güney batıda Ta-shıh Arabistan) ve P’o-ssu (İran); Batı’ da Hsi-t’ien (Hindistan), Pu-lu-sha (Pu-lu Çölü), Hsüehshan ve T’ung ling ile çevrilmiştir.
Herbirinin arazisi bir kaç hin li dir. Orada [Kao-ch’ang] yağmur ve kar yoktur. Aynı zamanda çok sıcaktır. Yaz sıcaklarının arttığı zaman, bütün oturanlar toprağı kazarlar ve oturmak için ma
57.
ğaralar yaparlar. Kuş sürüleri hepberaber nehir boylarında uçarlar.
Eğer onlar uçmak için yükselecek olurlarsa, güneş ışığının sıcaklığından hemen aşağıya düşerler ve kanatları incinir. Evler beyaz badanalıdır. K’ai-pao [devrinin] ikinci senesinde (968) yağmur beş ts’un a eriştiği zaman, evlerin pek çoğu tahrip olmuştur. Chinling dağlarından çıkan nehir, başşehrin bütün çevresini dolaşır, tarlaları ve meyva bahçelerini sular ve su değirmenlerini işletir. Bu yerde Wu-ku (beş hububat) yetişir. Yalnız Ch’iao-maı yetişmez.
Zengin insanlar at [eti] yerler, geri kalanlar ise sığır [eti] ve yaban kazı yerler. Onlar müziklerinde pek çok K’ung-hou kullanırlar. Onlar, samur kürkü postu, Po-tieh ıso ve Hsiu-wen hua-jui pu
58.
(çiçek motifleri ile işlenmiş elbise) imal ederler. Onların adetlerine [göre] büyük bir kısmı ata binerler ve ok atarlar. Kadınlar başlarına Yu-mao giyerler. Su-mu-ehe diye de bilinir. K’ai-yüan
59.
[devrinin] yedinci senesine (719) ait takvim kullanırlar ve üçüncü ayın dokuzuncu günü Han-shıh festivalini kutlarlar. Diğer iki She ve Tung-chıh için aynı şeyi yaparlar. ( [Bu festivalleri kut
60.
larlar ]). Onlar, gümüş ve pirinçten yaptıkları tüpleri su ile dolduruyorlardı. [Bu tüplere] basarak suyu fışkırtırlar yahut birbirlerine su atarak spor yaparlardı. Bu [oyuna] Y a-yang-ch’i ch’ü-ping (Erkek Ch’i’nin sıcaklığının yok edilmesi) denir. Onlar
seyahat etmekten hoşlanırlardı. Onlar seyahat ederken çoğu müzik aletlerini yanlarında taşırlardı. Orada elliden fazla Budist manastırı vardır. Onların hepsinde T’ang sülalesi tarafından koyulmuş kitabeler vardır. Manastırların içinde Ta-tsang-chung T’ang-yün
61.
Yü-p’ien ve Ching-yin gibi kitaplar bulunmaktadır. [Burada] oturanlar daha çok ilkbaharda seyahat ederler. Toplanmış guruplar halinde seyahat ederken, kendi aralarında müzik [çalmaktan] hoşlanırlar. Seyahat edenler, at üstünde giderken, çeşitli canlı varlıklara yay çekerek ok atarlar. Buna aynı zamanda Jang-tsai (Gökten gelecek kötülüklere karşı kurban etme) denir.
Burada Ch’ih-shu-lou (İmparatorluğa ait fermanların saklandığı kule) vardır. Bu kulede T’ang [devrinin] imparatorları T’ai-tsung
ve Ming-huang’ın fermanları ve imparatorluğa ait mektuplar biriktirilmiştir (saklanmıştır). Bunlar [ferman ve mektuplar] çok dikkatli olarak yerleştirilmiş ve kilitlenmiştir. Bu kulenin arkasında bir Mo
62.
ni (Mani) manastırı vardır. P’o-ssu (İran) rahipleri kendi kanunlarının tarafını tutarlar. [Kendi kanunlarının dışındakilere] W aitao (yabancı doktrin) derler.
[Kao-ch’ang] Nan T’u-chüeh (Güney Türkleri – Göktürkleri), Pei T’u-chüeh (Kuzey Türkleri – Göktürkleri), Ta Chung-yü, Hsiao Chung-yü Yang-mo (Yağma), Ko-lu (Karluk), Chieh
63.
chia-ssu (Kırgız), Mo-man (Barınan), Ke-to ve Yü-lung (Ürüng) kabileleri üzerinde hüküm sürmüştür. Bu topraklarda fakir insan yoktur. Onlar ihtiyacı olanlara yemek yardımı yaparlar. İnsanlar uzun ömürlüdür. Umumiyetle yüz yaşının üstüne [kadar yaşarlar].
Genç yaşta ölene hiç rastlanmaz.
Bu sırada dördüncü ayda (26 Nisan-25 Mayıs, 982) Shıh-tzu Wang (Arslan Han) yazı Pei-t’ing (Beşbalık) te geçiriyordu.
64.
Dayısı A-to Yü-yüeh (Ata Üge) yi memlekete bakması (idare etmesi) için [orada] bırakmıştı. Önce [Ata Üge] Yen-t’ye bir elçiyle mesaj yolladı. Dediki : “Ben Han’ın dayısıyım. Bana hürmetle eğilmiyecekmisiniz, Yen-te dediki : “Ben [buraya] imparatorun fermanı ile geldim. Bizim ananemize göre [size] hürmetle eğilmek yakışmaz.” [Elçi] tekrar sordu : “Eğer siz bizim Hanımızı görürseniz ona da hürmetle eğilmiyeceksiniz ?” Y en-te tekrar dediki : Yine bizim ananemiz bize, [bir başkasına] hürmet etmeğe izin vermez.
Bir kaç gün sonra, Ata Üge [Wang Yen-te’yi] karşılamaya geldi.
Fakat kendisi [Ata Üge] Yen-te’ye doğru çok hürmetkarane bir [şekilde] gitti.
Shıh-tzu Wang (Arslan Han) Yen-te’yi Pei-t’ing (Beşbalık) e davet etti.
Bi?_.Chiao\ ho kasabasını geçip gittik.
Altı gün sonra Chin-ling k’ou’ya vasıl olduk. [Burada] çok
kıymetli mallar imal edilir.
İki gün sonra Han-chia chai’ya vasıl olduk.
65.
Beş gün içinde Chin-ling (dağına) tırmandık. Ling’i geçtik, ve hemen şiddetli yağan yağmurla karşılaştık. (ling’in] üzerinde,
Lung W ang (Su ve Yağmur Tanrısı) için [dikilmiş] taş üzerinde bir kitabe vardı. [Bu kitabede] şöyle diyordu : “Bu Hsiao-hsüeh shan (Küçük kar dağı) dır. Dağın tepesinde toplanmış kar vardır. Seyahat edenler Mao-chi giyerler. Biz [bu dağı] bir günde geçtik ve Pei-t’ing’e (Beşbalık) vasıl olduk.
Biz Kao-t’ai manastırında istirahat ettik. Onların kralı (Arslan Han) yemek için at ve koyun pişirtmişti. Çok lezzetli idi. [Bu] arazide atlar çok boldur. Kral (Han), prensesler ve valiahtların her birisinin at sürüleri vardır. Onlar bin Li’den daha fazla genişliğe [sahip olan] düz ovada [sürülerini] otlarırlar. Onlar [atlarının] derisinin rengi ile kendi sürülerini ayırt ederler. Hiç kimse sürüsünün sayısını bilmez. [Bu ovada] kartal, şahin, doğan ve akbabalar vardır.
Çok güzel otlar vardır. Avcı kuşları onları yakalarlar ve yerler. Onların kralı (Arslan Han) bir mesaj yollıyarak dedi ki : “Biz elçiyi kabul etmek için bir gün seçeceğiz. Biz öyle ümit ederiz ki tehire uğramaz.”
[Arslan Han] bizi yedinci günde kabul etti. Onların Kralı oğulları ve hizmetkarlarının hepsi yüzlerini doğu’ya çevirdiler ve
[Çin imparatoru tarafından] yollanan hediyeleri kabul ettiler. Bir tarafta bir kimse [elinde] taştan bir çan tutuyordu. O [şahıs] seromoni için tempo tutuyordu. [Kao-ch’ang] kralı çanın sesini duyunca selam verdi. Bundan sonra, oğlu, kızı ve yakın akrabaları [benim] etrafımı çevirerek eğildiler ve hediyelerini kabul ettiler. Sonra, mü
66.
zik, içki, ziyafet ve gece yarısına [kadar] artisler tarafından [oynanan] piyes vardı. Ertesi gün bir kayıkla [gezinti] yaptık. Gölün dört bir tarafından davullar çalışıyordu.
Tekrar [ertesi gün] sabahleyin, Budist tapınağı Ying-yün T’aining’i gezip seyrettik. [bu tapınak] Chen-kuan (devrinin) dördüncü yılında inşa edilmişti. Pei-t’ing (Beşbalık) in kuzeyindeki dağlarda Kang-sha (amonyak) imal ediliyordu. Dağın içinden sık sık duman yükseliyordu. Fakat hiç sis yoktu. Bundan başka, ışıkve alevler, meşalenin yansıması gibi idi. Kuşlar ve farelerin hepsi kırmızı [renkli] görünüyordu. Bu Kang-sha (Amonyak) ile ilgili kimseler ayakkabı giyerlerdi. [Ayakkabılarının] tabanında tahta vardı. Eğer [ayakkabının] tabanı deriden olsaydı, onlar kavrulurdu.
Dağın eteğinde mavi çamur üreten bir mağara vardır. [Çamur]mağaranın dışına çıktığı zaman, derhal sha-shıh (kumtaşı) ya dönüşürdü. Yerliler hunu deri tabağlamakta kullanırlardı. Şehrin içinde pek çok iki katlı binalar vardır. İnsanlar iyi yüzlüdür ve usta sanatkarlardır. Altın, gümüş, bakır ve demir kaplar üzerinde çalışırlardı.
İyi bir atın fiyatı bir p’i ipektir. Zayıf ve bakımsız atlar [ise] ye
67.
mek için kullanılırdı ve değeri yalnız bir chang ipektir. Bütün fakirler et yerler.
Biz sonra daha Doğu’ da T’ang [Sülalesinin] doğu sınırı olan Anhsi (Arsak) [şehrine] vasıl olduk. Yedinci ayda (23 Temmuz-21 Ağustos, 982), [Arslan Han] Yente’nin [memleketine] dönüşünden önce [Kao-ch’ang’a] vasıl oldu. [Bu sırada] bir Kitan elçisinin geldiğinden haberdar edildi. Elçinin yaban tavşanı gibi dudağı vardı. Bunu gümüş bir yaprakla örtüyordu. Elçi krala (Arslan Han’a) dediki : “Han (Çinliler), Ta-tan (Tatar) lara sizin topraklarınız yolu ile bir elçi yollamış olduğunu duydum. Maksadı, sizin sınırlarınızda casusluk yapma teşebbüsüdür.
Siz hemen onu [W ang Y en-te] Tatarlara yollayın. Sizinle oyalanması için izin vermeyin.” Elçi devamla dediki : ”Kao-ch’ang önceleri Han (Çin) toprağı [memleketi] idi. [Netice olarak] Han (Çin) elçisi, ilerideki hareketlerine (düşüncelerine) uygun olarak sizin topraklarınıza casusluk yapmak için geldi. Siz bu işi araştırın.”
Yen-te kendi ajanları vasıtasıyla bu sözleri öğrendi ve krala (Arslan Han(a) dediki : ”Ch’üan-jung (Köpek barbarları), her zaman Çin’e muhaliftirler. Şimdi, onlar [bizim] aramızı açıyorlar. Ben onları öldürmek istiyorum.” Kral [Arslan Han] rica ederek [bu düşüncelerden] Wang Yen-te’­ yi caydırdı ve [W ang Y en-te] vazgeçti.
O [W ang Y en-te ], altıncı senenin beşinci ayında (5 Haziran3 Temmuz 981) başşehri terketti (yola çıktı).
68.
Yedinci senenin dördüncü ayında (26 Nisan – 25 Mayıs, 982) de Kao-ch’ang’a vasıl oldu. Her nereden geçtiyse, imparatorluk fermanından dolayı çeşitli barbar reislerinden, elbiseler, altın kemerler ve ipekler ihsan edildi.
Sekizinci senenin ilkbaharında (16 Şubat-15 Nisan, 983), bu reislerin bir kısmının açık bir şekilde minnettarlıklarını [gösterdiği] yüzünden, çok fazla elçinin iştirakiyle, eski yolundan geri döndü.
Yung-hsi [devrinin] birinci senesinin dördüncü ayında ( 4 Mayısı Haziran, 984) de [Wang Yen-te] [Çin] başşehrine vasıl oldu.
Yen-te ilk olarak Ta-tan (Tatar) sınırına geldiği zaman, Chin’­ lilerin yıkılışında esir alınan insanların neslinden bazı kimseleri
gördü. [Bunlar] yolunu keserek kendisine hoş geldiniz [diyorlar] ve yemek-içki ziyafeti veriyorlardı. Büyük bir vatan hasreti ile kendi komşu ve akrabaları hakkında soru soruyorlardı. On gün [W ang Yente’yi yolundan] alıkoydular, böylece [onların yanından ayrılıp] gidemedi. [Yukarıdaki] Yen-te’nin kendi hikayesinden gelmiştir.
Bu [hikaye] Kuo-shıh’nın içine girmiştir. Bundan dolayı, ben buraya kendi bilgilerimi de dahil ettim. Gelecekte bir kimse,
Chiu-i (Dokuz 1) ve Pa-man (Sekiz Man) lara seyahat ederse, yahut diplomatik münasebetleri olursa, ihtimal faydalı [bilgiler] bulabilirler.

.

ÇİN ELÇİSİ WANG YEN-TE’NİN TÜRKİSTAN SEYAHATNAMESİ NOTLAR:

“Bu topraklarda fakir insan yoktur. Onlar ihtiyacı olanlara yemek yardımı yaparlar””.
“İnsanlar uzun ömürlüdür. Umumiyetle yüz yaşının üstüne.”
“Genç yaşta ölene hiç rastlanmaz.”
“Halk giyinmek için kıymetli ipek kumaş kullanırdı”
“Onlar mutfak eşyaları için altın ve gümüş kullanıyorlardı.”
“Beşbalığ’da evlerin çoğu iki katlıydı ve bütün evler beyaz badanalıydı”.
Türkler yoğun olarak tarım yapıyorlar. Suyu tarım ve değirmenlerde olmak üzere etkin bir şekilde kullanıyorlardı. “Chinling dağlarından çıkan nehir, başşehrin bütün çevresini dolaşır, tarlaları ve meyva bahçelerini sular ve su değirmenlerini işletir. Bu yerde Wu-ku yetişir”.
“Şehrin içinde pek çok iki katlı binalar vardır. İnsanlar iyi yüzlüdür ve usta sanatkarlardır. Altın, gümüş, bakır ve demir kaplar üzerinde çalışırlardı”
“Bütün fakirler et yerler.” Bir tür kimya sanayisi vardı.Ürettikleri amonyak dericilikte kullanılıyordu.
“Pei-t’ing- Beşbalık in kuzeyindeki dağlarda Kang-sha imal ediliyordu. Altı gün sonra Chin-ling k’ou’ya vasıl olduk, çok kıymetli mallar imal edilir.”
Türklerde bir müzik zevki ve yaygınlığı vardı. Bunu toplu halde icra etmekten zevk alırlardı. Ayrıca tiyatro ve bunu meslek edinmiş oyuncular bulunuyordu. ” Sonra, müzik, içki, ziyafet ve gece yarısına artistler tarafından piyes vardı. Ertesi gün bir kayıkla gezdik. Gölün dört bir tarafından davullar çalıyordu”
“Onlar seyahat etmekten hoşlanırlardı. Onlar seyahat ederken çoğu müzik aletlerini yanlarında taşırlardı.”
.Türklerin yaşadığı refah elçinin gözünden kaçmamıştı. O devrin en büyük zenginliği otlak at ve hayvan sürüleri sayılamayacak kadar çoktu. Kağan ve tiginler mallarının sayısını bilmiyordu.
“Onların kralı yemek için at ve koyun pişirtmişti. Çok lezzetli idi, arazide atlar çok boldur.
Kral, prensesler ve veliahtların her birisinin at sürüleri vardır. Onlar bin Li’den daha fazla genişliğe sahip olan düz ovada sürülerini otlatırlar. Onlar derisinin rengi ile kendi sürülerini ayırt ederler. Hiç kimse sürüsünün sayısını bilmez. ”

Ne göçebe idik ne de aç barbar sürüsü, dünyanın gıptayla izlediği bir millettik, her zamanki gibi…(Selim Sarısoy)

ALINTI

.

DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN PDF ADRESLERİ

Çin Elçisi Wang Yen-Te’nin Uygur Seyahatnamesi.pdf

https://arsivgtt.files.wordpress.com/2015/12/c3a7in-elc3a7isi-wang-yen-te-nin-uygur-seyahatnamesi.pdf

https://docs.google.com/viewerng/viewer?url=https://arsivgtt.files.wordpress.com/2015/12/c3a7in-elc3a7isi-wang-yen-te-nin-uygur-seyahatnamesi.pdf&hl=tr

Hakkında Türk Bilimi