Tanzimât Fermânı 3 Kasım 1839-LAİKLİĞİN FERMANI

Ev / Genel / Tanzimât Fermânı 3 Kasım 1839-LAİKLİĞİN FERMANI

Tanzimât Fermânı 3 Kasım 1839-LAİKLİĞİN FERMANI

Tanzimât Fermânı OSMANLI DEVLETİNİN YIKIM KARARI
.
Tanzimât Hatt-ı Şerif-î
3 Kasım 1839 tarihinde Sultan Abdülmecid’in emriyle Koca Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı’nda okunarak ilân edildi.
II. Mahmut’un saltanatının ikinci döneminde yoğunlaşan reformlara resmi bir bildiriyle hukuki biçim verme talebi sık sık dile getirildi. Ancak iç siyasi dengeler nedeniyle bu işlem uzun süre ertelendi.
1 Temmuz 1839’da II. Mahmut’un ölümü ve Abdülmecit’in tahta çıkmasından hemen sonra sadrazamlığa reform taraftarı Mehmet Hüsrev Paşa getirildi.
Ağustos ayında yurda dönen Londra büyükelçisi ve Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, 17 yaşındaki padişahı ikna ederek Tanzimât deklarasyonunun kabulünü sağladı.
3 Kasım 1839 günü Saray müştemilatı içerisinde yer alan Gülhane bahçesinde okunan bir Hatt-ı Şerif (Padişah Yazısı) ile Tanzimat-ı Hayriye (Hayırlı Düzenlemeler) ilân edildi.
Osmanlı tarihinin en önemli belgelerinden biri olan bu metin, okunduğu yerden ötürü Gülhane Fermânı ve içeriğinden ötürü Tanzimat Fermânı adıyla da anılır.
Yaklaşık üç sayfalık bir metin olan fermânda, devletin bir gerileme döneminde olduğu vurgulanmış, ama yapılacak yeniliklerle ve çıkarılacak yeni yasalarla (kavanin-i cedide) bu durumdan kurtulunacağı müjdelenmiştir.
Daha sonra din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin tüm Osmanlı ahalisinin can ve mal ve “ırz-ü namus” güvenliğinin güvence altına alınması gereği, Kur’an ve şeriate dayanarak ilan edilmiştir.
Haksız ve dengesiz vergilerin zararından söz edilerek herkesten “emlak ve kudretine göre” vergi alınacağı, asker almanın nüfusla orantılı ve azami “dört veyahut beş sene müddet”le sınırlı olacağı, kimsenin yargısız idam edilmeyeceği ve malının müsadere edilmeyeceği, özel mülkiyete sınır getirilmeyeceği, Meclis-i Ahkâm-ı Adliye’nin güçlendirileceği, vükelanın serbestçe söz söylemesine sınır getirilmeyeceği, yeni Ceza kanunnamesi düzenleneceği, memurin maaşlarının adalete uygun olarak düzenleneceği, rüşvetin güçlü yasalarla önleneceği bildirilmiştir.
Fikir ve yapı bakımından ferman, Fransız Devrimi’nin İnsan ve Vatandaş Hakları bildirgesinden esinlenmiştir.
Osmanlı hukuku tarihinde ilk kez vatandaşlık kavramı ve vatandaşlıktan doğan haklar tanımlanmış, bu hakların korunması için yapılması gereken bazı işler sayılmıştır.  Buna karşılık fermân, getirdiği yenilikleri Kur’an’a ve Şer-i şerife ve Osmanlı Devleti’nin eski töre ve kanunlarına dayandırmaya özen göstermiştir.

Tanzimât Fermânı    Tanzimât Hatt-ı Şerif-î 3 Kasım 1839 tarihinde Sultan Abdülmecid’in emriyle Koca Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı’nda okunarak ilân edildi. II. Mahmut’un saltanatının ikinci döneminde yoğunlaşan reformlara resmi bir bildiriyle hukuki biçim verme talebi sık sık dile getirildi. Ancak iç siyasi dengeler nedeniyle bu işlem uzun süre ertelendi.1 Temmuz 1839’da II. Mahmut’un ölümü ve Abdülmecit’in tahta çıkmasından hemen sonra sadrazamlığa reform taraftarı Mehmet Hüsrev Paşa getirildi. Ağustos ayında yurda dönen Londra büyükelçisi ve Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, 17 yaşındaki padişahı ikna ederek Tanzimât deklarasyonunun kabulünü sağladı. 3 Kasım 1839 günü Saray müştemilatı içerisinde yer alan Gülhane bahçesinde okunan bir Hatt-ı Şerif (Padişah Yazısı) ile Tanzimat-ı Hayriye (Hayırlı Düzenlemeler) ilân edildi.  Osmanlı tarihinin en önemli belgelerinden biri olan bu metin, okunduğu yerden ötürü Gülhane Fermânı ve içeriğinden ötürü Tanzimat Fermânı adıyla da anılır. Yaklaşık üç sayfalık bir metin olan fermânda, devletin bir gerileme döneminde olduğu vurgulanmış, ama yapılacak yeniliklerle ve çıkarılacak yeni yasalarla (kavanin-i cedide) bu durumdan kurtulunacağı müjdelenmiştir.  Daha sonra din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin tüm Osmanlı ahalisinin can ve mal ve “ırz-ü namus” güvenliğinin güvence altına alınması gereği, Kur’an ve şeriate dayanarak ilan edilmiştir. Haksız ve dengesiz vergilerin zararından söz edilerek herkesten “emlak ve kudretine göre” vergi alınacağı, asker almanın nüfusla orantılı ve azami “dört veyahut beş sene müddet”le sınırlı olacağı, kimsenin yargısız idam edilmeyeceği ve malının müsadere edilmeyeceği, özel mülkiyete sınır getirilmeyeceği, Meclis-i Ahkâm-ı Adliye’nin güçlendirileceği, vükelanın serbestçe söz söylemesine sınır getirilmeyeceği, yeni Ceza kanunnamesi düzenleneceği, memurin maaşlarının adalete uygun olarak düzenleneceği, rüşvetin güçlü yasalarla önleneceği bildirilmiştir. Fikir ve yapı bakımından ferman, Fransız Devrimi’nin İnsan ve Vatandaş Hakları bildirgesinden esinlenmiştir. Osmanlı hukuku tarihinde ilk kez vatandaşlık kavramı ve vatandaşlıktan doğan haklar tanımlanmış, bu hakların korunması için yapılması gereken bazı işler sayılmıştır.  Buna karşılık fermân, getirdiği yenilikleri Kur’an’a ve Şer-i şerife ve Osmanlı Devleti’nin eski töre ve kanunlarına dayandırmaya özen göstermiştir.

.

TANZİMAT FERMANININ  “TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN”  DİKKATE ALINMAYAN MADDELERİ

Fermân ilan edildikten sonra ayrıntılı bir şekilde devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi’de yer almış, daha sonra her şehrin meydanında okunması, sancak ve kazalarda halka anlatılması emredilmiştir.

Bâb-ı Âli, yeni bir sürecin başladığını göstermek için her yerde donanma alayları tertip etmiş, sürecin bir şölen havasında başlamasını istemiştir.

Yeni yasa ve düzenlemelerin eskileriyle çatışmamasına özellikle dikkat edilmiştir, yeni kurumlar açılırken eski kurumlar kapatılmamış, kurumlar bir süre birlikte işletilmiştir.

Yeni yasalar önce merkezi otoritenin güçlü olduğu Bursa, Edirne gibi bölgelerde denenmiştir.

Tanzimat fermanını izleyen ilk yirmi yılda devlet bir dizi önemli yeniliğe kapılarını açmıştır.

.

YENİ KARARLAR

Tüm vatandaşlar “Osmanlı vatandaşı” sayılarak din farkılıklarına bağlı ayrıcalıklar kısmen kaldırıldı.

1840’ta bazı maddeleri Fransız Ceza Yasasından alınan yeni Ceza Kanunnamesi hazırlandı.

1840’tan itibaren ceza ve ticaret davalarına bakmak üzere, ((( “laik ilkelere göre”)))  işleyen nizamiye mahkemeleri kuruldu; bu mahkemelere müslümanların yanı sıra gayrimüslim hakimler atandı.

1840’ta Kaime-i Nakdiye ismiyle ilk kâğıt para dolaşıma sokuldu.

1841-1842 yılında ilk bütçe hazırlandı

1846-1847 yılında ise ilk modern bütçeye geçildi

1851’de ticaret mahkemeleri kuruldu.

1853’te cinayet davalarında gayrimüslimlerin de şahitlik yapabileceği kabul edildi.

1855’te Kırım Savaşı’nın maddi yükünü karşılamak için (((tarihte ilk kez dış borç alındı. Borç ingiltereden alınmıştır))).

1858’de tümüyle Batı kaynaklarından esinlenen ikinci Ceza Kanunnamesi kabul edildi.

1867’de Devlet görevlilerine karşı açılan davaları görmek için Şurayı Devlet (Danıştay) kuruldu.


Hakkında admin

İlginize teşekkürler


Tayfur köyü antik Trakyen tahtı

Trakyen yarımadası Tayfur köyünde Trakyenlerden günümüze tarih

Çanakkale Trakyen yarımadası ( Thracian Chersonesos) Tayfur köyü mübadele Türklerinin Rumlardan kalma köyüdür. Kaya oyma Trakyen …


Çok yaşlı dut ağacı- Karainebeyli

Gelibolu Karainebeyli Kalaycı dede antik alanı

Kalaycı dede  antik alanı Gelibolu  Karainebeyli köyü Kara Nebi antik mezarlığı yakınındadır. Kalaycı dede  antik …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


 


*


Hakkında antikor