Hüseyin Baykara (1438-1506) ve bilgin, sanatkar ve şairlerden oluşan Baykara Meclisi

Ev / Genel / Hüseyin Baykara (1438-1506) bilgin, sanatkar ve şairlerden oluşan Baykara Meclisi

Hüseyin Baykara (1438-1506) bilgin, sanatkar ve şairlerden oluşan Baykara Meclisi

Hüseyin Baykara, lakabı Ebu’l-Gazi, tam adı Hüseyin bin Gıyaseddin Mansur bin Baykara, (Haziran 1438, Herat – 4 Mayıs 1506, Baba İlahi, Herat yakınları), Timur İmparatorluğu hükümdarı ve şair. Taht kavgaları ve savaşlarla geçen uzun saltanat döneminde bilim, sanat ve edebiyatta büyük gelişmeler sağlanmıştır.
Anne ve Baba tarafından Timurlular hanedanından gelen ve Cengiz Han soyundan olan Hüseyin Baykara, 14 yaşına kadar Herat’ta Devlethane denen sarayda kaldı ve iyi bir eğitim gördü. 1452’de Herat’a egemen olan Ebu’l Kasım Babür’ün hizmetine girdi. 1454’te Semerkand’a gitti. Burada, yakın akrabası Ebu Said Mirza onu koruması altına aldı. Daha sonra Merv hükümdarı Muizeddin Sencer’in yanına gitti ve kızı Bike Sultan’la evlendi. Ebu’l Kasım Babür’ün ölümünden (1457) sonra Horasan tahtına çıktı. Horasan ve Maveraünnehir’de uzun yıllar hüküm sürdü.
Herat hükümdarı Ebu Said Mirza’nın Muhammed Ali Bahşi komutasındaki 3 bin kişilik ordusunu çok küçük bir kuvvetle yenerek gücünü gösterdi. Daha sonra Sogdlu Said bin Hüseyin Türmen’le yaptığı savaşı da kazanarak Esterabad’ı ele geçirdi. 1461’de Mahmud Mirza’yı Esterabad yöresinde yenerek bütün Esterabad eyaletini egemenliği altına aldı. 1464’te Turşiz yöresinde Emir Muhammed Ali Yahşi’yi yenilgiye uğrattı ve aynı yıl Horasan’ı bütünüyle ele geçirdi. Ebu Said Mirza’nın 1468’de Karabağ yakınlarında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a yenilmesi ve bu olaydan kısa bir süre sonra ölmesiyle büyük ölçüde rahatladı. Mart 1469’da Herat tahtına oturdu. Yadigar Muhammed Mirza’nın Türkmenlerden kurduğu büyük bir kuvvetle Esterabad üzerine yürüdüğünü haber alınca, onu Derbend-i Şahan’da karşılayarak yenilgiye uğrattı. 1470’te yeniden kuvvet toplayarak bu kez Herat’a yürüyen Yadigar’ı Çenaran’da ikinci kez yendi ve idam etti. Sonraki yıllarda Ceyhun (Amu Derya) boyundaki kaleleri güçlendirmeye ağırlık verdi.Ama oğullarının giderek bağımsız bir tutuma yönelmesi egemenliğini sarsmaya başladı.Belh valisi olan oğlu Bediüzzaman Mirza’nın, 1490’da çıkardığı ayaklanmayı bastırdıysa da aralarındaki gerginlik uzun yıllar sürdü. 1500’den sonra Türkistan’a egemen olan Özbeklerin Harezm dolaylarında Ceyhun’u aşarak Herat üzerinde akınlar düzenlemesi üzerine, 1506’da güçlü bir orduyla çıktığı seferde öldü.
Timurlu soyunun son büyük hükümdarı olan Hüseyin Baykara, Türk kültürünün Çin, Kuzey Asya ve Hint etkilerini özümleyerek parlak bir düzeye ulaşmasında önemli rol oynamıştır. Herat’taki sarayını canlı bir bilim merkezi durumuna getirmiş, döneminin önde gelen düşünür ve sanatçılarını koruma altına almış ve onların yakınlıklarını kazanmıştır. Şair Cami, ünlü minyatürcü Behzad, dede ve torun tarihçiler Mirhand ve Handemir, Hilali, Hatifi, Tezkiretü’ş-Şuara’nın yazarı Devletşah, hattat Meşhedli Sultan Ali, aynı zamanda Hüseyin Baykara’nın çocukluk arkadaşı olan Ali Şir Nevai, Herat’taki Devlethane’ye bilimler akademisi özelliği veren sanatçılar olmuşlardır. Hüseyni mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirler de yazan Hüseyin Baykara’nın Türkçe şiirleri Divan-ı Sultan Hüseyin Mirza Baykara adıyla yayımlanmıştır.Şiirlerinin bir bölümü de Hüseyn-i Baykara Divanı’ndan Seçmeler adı altında basılmıştır.

Hüseyin Baykara, lakabı Ebu’l-Gazi, tam adı Hüseyin bin Gıyaseddin Mansur bin Baykara, (Haziran 1438, Herat – 4 Mayıs 1506, Baba İlahi, Herat yakınları), Timur İmparatorluğu hükümdarı ve şair. Taht kavgaları ve savaşlarla geçen uzun saltanat döneminde bilim, sanat ve edebiyatta büyük gelişmeler sağlanmıştır.Anne ve Baba tarafından Timurlular hanedanından gelen ve Cengiz Han soyundan olan Hüseyin Baykara, 14 yaşına kadar Herat’ta Devlethane denen sarayda kaldı ve iyi bir eğitim gördü. 1452’de Herat’a egemen olan Ebu’l Kasım Babür’ün hizmetine girdi. 1454’te Semerkand’a gitti. Burada, yakın akrabası Ebu Said Mirza onu koruması altına aldı. Daha sonra Merv hükümdarı Muizeddin Sencer’in yanına gitti ve kızı Bike Sultan’la evlendi. Ebu’l Kasım Babür’ün ölümünden (1457) sonra Horasan tahtına çıktı. Horasan ve Maveraünnehir’de uzun yıllar hüküm sürdü.Herat hükümdarı Ebu Said Mirza’nın Muhammed Ali Bahşi komutasındaki 3 bin kişilik ordusunu çok küçük bir kuvvetle yenerek gücünü gösterdi. Daha sonra Sogdlu Said bin Hüseyin Türmen’le yaptığı savaşı da kazanarak Esterabad’ı ele geçirdi. 1461’de Mahmud Mirza’yı Esterabad yöresinde yenerek bütün Esterabad eyaletini egemenliği altına aldı. 1464’te Turşiz yöresinde Emir Muhammed Ali Yahşi’yi yenilgiye uğrattı ve aynı yıl Horasan’ı bütünüyle ele geçirdi. Ebu Said Mirza’nın 1468’de Karabağ yakınlarında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a yenilmesi ve bu olaydan kısa bir süre sonra ölmesiyle büyük ölçüde rahatladı. Mart 1469’da Herat tahtına oturdu. Yadigar Muhammed Mirza’nın Türkmenlerden kurduğu büyük bir kuvvetle Esterabad üzerine yürüdüğünü haber alınca, onu Derbend-i Şahan’da karşılayarak yenilgiye uğrattı. 1470’te yeniden kuvvet toplayarak bu kez Herat’a yürüyen Yadigar’ı Çenaran’da ikinci kez yendi ve idam etti. Sonraki yıllarda Ceyhun (Amu Derya) boyundaki kaleleri güçlendirmeye ağırlık verdi.Ama oğullarının giderek bağımsız bir tutuma yönelmesi egemenliğini sarsmaya başladı.Belh valisi olan oğlu Bediüzzaman Mirza’nın, 1490’da çıkardığı ayaklanmayı bastırdıysa da aralarındaki gerginlik uzun yıllar sürdü. 1500’den sonra Türkistan’a egemen olan Özbeklerin Harezm dolaylarında Ceyhun’u aşarak Herat üzerinde akınlar düzenlemesi üzerine, 1506’da güçlü bir orduyla çıktığı seferde öldü.Timurlu soyunun son büyük hükümdarı olan Hüseyin Baykara, Türk kültürünün Çin, Kuzey Asya ve Hint etkilerini özümleyerek parlak bir düzeye ulaşmasında önemli rol oynamıştır. Herat’taki sarayını canlı bir bilim merkezi durumuna getirmiş, döneminin önde gelen düşünür ve sanatçılarını koruma altına almış ve onların yakınlıklarını kazanmıştır. Şair Cami, ünlü minyatürcü Behzad, dede ve torun tarihçiler Mirhand ve Handemir, Hilali, Hatifi, Tezkiretü’ş-Şuara’nın yazarı Devletşah, hattat Meşhedli Sultan Ali, aynı zamanda Hüseyin Baykara’nın çocukluk arkadaşı olan Ali Şir Nevai, Herat’taki Devlethane’ye bilimler akademisi özelliği veren sanatçılar olmuşlardır. Hüseyni mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirler de yazan Hüseyin Baykara’nın Türkçe şiirleri Divan-ı Sultan Hüseyin Mirza Baykara adıyla yayımlanmıştır.Şiirlerinin bir bölümü de Hüseyn-i Baykara Divanı’ndan Seçmeler adı altında basılmıştır.

En büyük hizmeti Türk dilini ve kültürünü himâye etmesidir. Zamânında Çağatay Türk Edebiyâtı altın devrini yaşamış ve Türkçe‘ye olan itibâr artmıştır. Çağatay Türk Edebiyâtının gelişme ve olgunlaşmasında Hüseyin Baykara’nın hizmeti büyüktür. Türkçe bir dîvânın sâhibi olan Şâir Hükümdâr, şiirlerinde Hüseynî mahlasını kullanmış, küçüklükten beri birlikte büyüdükleri çocukluk ve mektep arkadaşı Alî Şîr Nevâi ile Türkçe‘nin devlet ve edebiyât dili olması için çalışmış, Türkçe yazmayı emreden ferman çıkarmıştır. Hattâ bununla da kalmayarak, devrinin ağır ve karışık hayâtına rağmen, çeşitli Türk şîve ve ağızlarına, halkiyâtına âşina olarak, kendi milletinin edebî zevkini de tatmıştır. Ali Şîr Nevâî, onu Türk şîvelerini en iyi bilenler arasında göstermekten zevk duymuştur.

Hüseyin Baykara sarayına bilgin, sanatkar ve şairleri toplayarak bir Baykara Meclisi kurmuştu. Onun sarayında Türk ve İran edebiyatı büyük bir gelişme yolu buldu. Meşhur Ali Şir Nevai, Hüseyin Baykara’nın en yakın dostu ve veziri idi. Baykara Meclisinde ünlü Molla Cami de bulunurdu. Hüseyin Baykara kendisi de bir şairdi. Meclisü’l-Uşşâk adlı bir eseri ile bir divanı vardır. Bu divanda Türkçe ve Farsça şiirleri toplanmıştır. Hüseyin Baykara, Herat’ı bir kültür çevresi haline getirdi. Birçok okullar açtı. Oraya uzak yerlerden toplanan öğrencileri koruyarak onları hazinesinden verdiği para ile okuttu. Zamanında bilim ve edebiyat parlak bir döneme girdi.

Şiirlerinde lirizm (akıcılık ve coşturuculuk) hâkimdir. Dîvân’ındaki gazellerin hepsini remel vezniyle yazmış, böylece Türk Edebiyâtı içinde ayrı bir husûsiyet taşımıştır. Heyecânlı, çekici ifâdeler, tasvîr güzelliği, canlı bir üslubu vardır. Türkçe‘nin âşığı olan bu Hükümdâr Şâir, yalnız fermanda kalmamış, Dîvân’ı ile de Türkçe‘ye hizmetini bilfiil ortaya koymuş, dili çok güzel kullanmış ve şiirlerinde yabancı kelimelere oldukça az yer vermiştir. Hüseyin Baykara’nın saltanatının yükselişine büyük emeği geçen, ilim ve sanat adamı olduğu kadar, müşâvirlik de yapan, hattâ devlet hizmetinde yer alan, devrin Türkçe savunucusu olan Mîr Alî Şîr Nevâî, Mecâlisü’n-Nefâis adlı şuarâ tezkiresinin bir bölümünü ona tahsis ederek, bu hizmetini takdirle yâd etmiştir.

Türkçe Dîvân’ından başka Mecâlisü’l-Uşşâk adlı Farsça biyografik bir eserin yazarı olduğu söyleniyorsa da bu durum şüphelidir. Kendisini ilim ve kültüre veren, Farsça şiirler de yazan Sultan Hüseyin Baykara, 36 yılı aşkın saltanat sürmüş ve 1506 (H. 911) yılında vefat etmiştir. Sağlığında Herat’ta hazırlattığı Kubbe-i Âliyye’de yatmaktadır.


Hakkında admin

İlginize teşekkürler


Tayfur köyü antik Trakyen tahtı

Trakyen yarımadası Tayfur köyünde Trakyenlerden günümüze tarih

Çanakkale Trakyen yarımadası ( Thracian Chersonesos) Tayfur köyü mübadele Türklerinin Rumlardan kalma köyüdür. Kaya oyma Trakyen …


Çok yaşlı dut ağacı- Karainebeyli

Gelibolu Karainebeyli Kalaycı dede antik alanı

Kalaycı dede  antik alanı Gelibolu  Karainebeyli köyü Kara Nebi antik mezarlığı yakınındadır. Kalaycı dede  antik …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


 


*


Hakkında antikor