DOĞAR
Doğar insan, yaşamaya başlar kaplumbağa hızında…
Sonra sürünür sürüngen gibi..
Kalkar ayaklanır ve tay tay durur bir zaman sonra..
Adım atar… titrek dengesiyle..
Yürümeye başlar daha sonrasında.. bazen iki bazen dört ayakla..
Hızlanır sonrasında, hatta koşmaya başlar…. zıplar, atlar, elinden gelse uçacak gibi….
Zamanı hızlandırmak ister… sanki varacağı yer uzakmış..ca.sına..
Tutar, istediğini evirir çevirir, yeni hayat hızı oluşturur.
Zaman zaman hızlanan gücünü kullanır.
Bazen istediği gibi bazen de yakın olur isteklerine hızı.
Sonra güçlü ve olgun adımlar başlar, her hareket ölçülmeye başlar..
Ölçülü hızlar sanki vakte ihtiyaç duyar.. vakit bazen geçmeli bazen de durmalıdır… ama aslında onu dinlemeyen ve sabit hızda dönen bir dünyada yaşamaktadır.
Ve sanki zaman hızlanır, hiç fark etmediği gibi
Sanki kendini zamana uyduramaz zamanlar olmaya başlar..
Hızlanır zaman, yavaşlar insan..
ve zamanı takip etmek zorlaşır.. zaman arayı açar..
Zaman o kadar da hızlanır ki, çoğu zaman zamanı seyreder.. beyninin içindeki geçmişte..
heeey gidi…
bir zamanlar.. akan zamandan daha hızlı koşardı..
Ve
Onun dünyayı terk edeceği zaman yaklaştığını görür, çünkü artık zamanı sadece düşünür..
Sonra..
Bir bakar ki
Zaman onu terk ediyor.. ne de çok hızlanmış gidiyor..
Öyle zaman gelir… ki.
Artık zaman ışık hızındadır..
Gözlerinin önünden akıp gider…
ve……
Terk eder zaman ve dünya… onu..
UÇMAĞA VARIR.
.
.
.
.
.
.
.
.