İngiliz tarihçisi James Morris, Kut’un kaybını “Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi” olarak tanımlamıştır.
Kût’ül-Amâre Kuşatması (Birinci Kut Muharebesi) I. Dünya Savaşı’nın Irak Cephesi’nde, İtilaf Devletleri ile İttifak Devletleri arasında gerçekleşmiş bir kuşatma muharebesidir.
8.000 askerden oluşan İngiliz-Hint garnizonu Bağdat’ın 160 kilometre güneyinde Kut kasabasında Osmanlı ordusu tarafından kuşatılır.
1915 yılında bu kasabanın nüfusu 6.500 civarıdır.
29 Nisan 1916’da garnizonun teslim olmasını takiben kuşatma esnasında sağ kalanlar esir olarak Halep’e götürülür.
.
29 Nisan 1916’da General Townshend, Kut’ta yaşanan açlığın da etkisiyle, diğer 5 general, 481 subay ve 13.300 er ile birlikte Osmanlı Kuvvetleri’ne teslim oldu. Halil Paşa, Kutü’l-Amare zaferinden sonra 6. Ordu’ya yayınladığı mesajda şöyle dedi:
“Arslanlar! Bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale’de, ikinci zaferi burada görüyoruz.”
İngiliz kuvvetleri 23.000 ölü ve yaralı, Osmanlı kuvvetleri 10.000 ölü ve yaralı vermiş, 13.000 İngiliz askeri esir alınmıştır.
.
Kut Bayramı, 29 Nisan 1916’da zafer ile sona eren Kût’ül-Amâre Kuşatması anısı için Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kutlanan bayramdır.
Atatürkün emriyle kutlamaya başlandı. Kût’ül-Amâre zaferi, sadece Türk ordusu içerisinde bayram olarak kutlanıyordu.
1952 yılında, Türkiye’nin Adnan Menderes iktidarı döneminde NATO’ya üye olmasının ardından bayramın kutlamasına son verildi.
.
2016 yılında 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önerisiyle 64 yıl aradan sonra tekrar kutlanılmaya başlanmıştır.