MUSTAFA KEMAL “ATATÜRK” (1880-1938) DÖNEMİNİN EN BÜYÜK TOPLUM VE SİYASET BİLİMCİSİ
.
ATATÜRK DÖNEMİ KAĞIT PARALARI
PARA MÜHÜRDÜR….ANLATAN BİR TARİHİ BELGEDİR…
.
EN BÜYÜK DEVRİMİ DÜŞÜNCE DEVRİMİDİR : DÜNYA MİLLETLERİNE BAĞIMSIZ YAŞAMANIN ŞEKLİNİ ÖĞRETMİŞTİR.
SADECE MİLLETİ İÇİN ÇALIŞMIŞ ÖLDÜĞÜNDE HİÇBİR AKRABASINA MAL VARLIĞI BIRAKMAMIŞ TAMAMINI MİLLETİNE BIRAKMIŞTIR.
SOSYALİST ULUSALCI TOPLUM BİLİMCİ
Atatürk`ün Filistin hakkındaki Meclis Konuşması : `… Biz vakıa birkaç senedir Araplardan uzak kaldık.
Fakat şimdi kendimize kâfi derece güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet`in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki, buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsizlikle ve İslamiyet`e lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamber`in son arzusu, yani mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetine kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız…
Cetlerimizin, Selahaddin`in idaresi altında uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri kutsal toprakların yabancı hâkimiyet ve nüfuzun altında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün Allah`ın inayetiyle kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda, bütün İslam Âleminin ayaklanıp, icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.` (Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK 27 Temmuz 1937 TBMM-Milli Arşiv 030 10 266 793 25 sayılı dosya)
1881:Selanik’te doğdu.
.
1893:Askeri Rüştiye’ye girdi ve Kemal adını aldı.
.
1895:Selanik Askeri Rüştiyesi’ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi’ne girdi.
.
1899 Mart 13:İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi.
.
1902Harp Akademisi’ne girdi ve burada gazete çıkardı.
.
1905 Ocak 11:Harp Akademisi’ni Yüzbaşı olarak bitirdi, Şam’a 5. Ordu’nun 30. Süvari Alayı’nda staj yapmak için atandı.
.
1906 Ekim:Şam’da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. Şam’da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu.
.
1909 Mart 31:31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayı olarak çalıştı.
.
1911 Eylül 13:Mustafa Kemal, İstanbul’a Genelkurmay’a naklen atandı.
.
1911 Kasım 27:Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.
.
1912 Ocak 9:Mustafa Kemal, Trablusgarp’ta Tobruk saldırısını yönetti.
.
1913 Ekim 27:Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği’ne atandı.
.
1914 Mart 1:Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
.
1915 Şubat 2:Mustafa Kemal, Tekirdağı’nda 19. Tümeni kurdu.
.
1915 Şubat 25:Mustafa Kemal’in Maydos’a gidişi.
.
1915 Nisan 25:Mustafa Kemal, Arıburnu’nda İtilaf Devletleri’ne karşı koydu.
.
1915 Haziran 1:Mustafa Kemal’in Albaylığa yükselişi
.
1915 Ağustos 9:Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı’na atandı
.
1915 Ağustos 10:Mustafa Kemal, Anafartalar’dan düşmanı geri attı
.
1916 Nisan 1:Mustafa Kemal’in Tuğgeneralliğe yükselişi
.
1916 Ağustos 6:Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş’u düşman elinden kurtardı
.
1917 Eylül 20:Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan raporunu yazdı
.
1917 Ekim:Mustafa Kemal, İstanbul’a döndü
.
1918 Ekim 26:Mustafa Kemal, Halep’in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde düşman saldırılarını durdurdu.
.
1918 Ekim 31:Mustafa Kemal’in Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na atanması.
.
1918 Kasım 13:Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’nın kaldırılması ve Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönüşü.
.
1919Nisan 30:Mustafa Kemal’in Erzurum’da bulunan 9. Ordu Müfettişliği’ne atanması.
.
1919 Mayıs 16:Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla İstanbul’dan ayrıldı.
.
1919 Mayıs 19:Mustafa Kemal, Samsun’a çıktı
.
1919 Haziran 15:Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi ünvanını aldı
.
1919 Haziran 21:Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi’ne çağırdı
.
1919 Temmuz 8 / 9:Mustafa Kemal, askerlikten çekildi. (Saat: 20:50)
.
1919 Temmuz 23:Mustafa Kemal’in başkanlığı altında Erzurum Kongresi’nin toplanması ve bir Temsil Kurulu seçerek dağılması. (7 Ağustos 1919)
.
1919 Eylül 4:Mustafa Kemal’in başkanlığı altında Sivas Kongresi’nin toplanması ve 11 Eylül’de sona ermesi
.
1919 Eylül 11:Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Başkanlığı’na saçildi
.
1919 Kasım 7:Mustafa Kemal, Erzurum’dan milletvekili seçildi
.
1919Aralık 27:Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye’yle birlikte Ankara’ya geldi
.
1920 Mart 20:İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal’in protestosu, Ankara’da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.
.
1920 Mart 19:Mustafa Kemal tarafından Ankara’da üstün yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunulması.
.
1920 Nisan 23:Mustafa Kemal, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı
.
1920 Nisan 24:Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi.
.
1920Mayıs 5:Mustafa Kemal’in başkanlığında ilk Hükümet’in toplantısı.
.
1920 Mayıs 11:Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
.
1920Mayıs 24:Mustafa Kemal’in cezası Padişah tarafından onaylandı.
.
1921 Mayıs 10:Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi’nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu’nun kurulması ve Mustafa Kemal’in Grup Başkanlığı’na seçilmesi.
.
1921 Ağustos 5:Mustafa Kemal’e Başkumandanlık görevinin verilmesi.
.
1921 Ağustus 22:Mustafa Kemal’in yönetiminde Sakarya Meydan Savaşı’nın başlaması.
.
1921 Eylül 19:Mustafa Kemal’e Mareşallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal’in Gazi ünvanını alması.
.
1922Ağustos 26:Gazi Mustafa Kemal’in Kocatepe’den Büyük Taarruz’u yönetmesi.
.
1922 Ağustos 30:Gazi Mustafa Kemal’in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı’nı kazanması.
.
1922 Eylül 1:Gazi Mustafa Kemal’in: “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri !” emrini vermesi.
.
1922 Eylül 10:Gazi Mustafa Kemal’in İzmir’e gelişi.
.
1922 Kasım 1:Gazi Mustafa Kemal’in önerisi üzerine saltanatın kaldırılması.
.
1923 Ocak 29:Gazi Mustafa Kemal’in Latife Hanım’la evlenmesi.
.
1923 Ağustos 9:Gazi Mustafa Kemal’in Halk Fırkası’nı kurması.
.
1923 Ağustos 11:Gazi Mustafa Kemal’in 2. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na seçilmesi.
.
1923 Ekim 29:Gazi Mustafa Kemal’in ilk Cumhurbaşkanı olması.
.
1924 Mart 1:Gazi Mustafa Kemal’in Büyük Millet Meclisi’nde Halifeliği kaldırması ve öğretimin birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.
.
1927 Temmuz 1:Gazi Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk kez İstanbul’a gitmesi.
1927 Ekim 15 / 20:Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayı’nda tarihi Büyük Nutku’nu söylemesi.
.
1927 Kasım 1:Gazi Mustafa Kemal’in 2. Kez Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi.
.
1928 Ağustos 9:Gazi Mustafa Kemal’in Sarayburnu’nda Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi.
.
1931 Nisan 15:Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu’nun kurulması.
.
1931 Mayıs 4:Gazi Mustafa Kemal’in 3.kez Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi.
.
1932 Temmuz 12:Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu’nun kurulması.
.
1933 Ekim 29:Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’in 10. Yıldönümünde tarihi nutkunu söylemesi.
.
1934 Kasım 24:Gazi Mustafa Kemal’e Büyük Millet Meclisi tarafından ATATÜRK soyadının verilmesi kanununun kabul edilmesi.
.
1935 Mart 1:Atatürk’ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi.
.
1937 Mayıs 1:Atatürk’ün çiftliklerini Hazine’ye ve taşınamaz mallarını da Ankara Belediyesi’ne bağışlaması.
.
1938 Mart 31:Atatürk’ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin ilk resmi duyurusu.
.
1938 Eylül 15:Atatürk’ün vasiyetnamesini yazması.
.
1938 Ekim 16:Atatürk’ün hastalık durumu hakkında günlük resmi duyuruların yayınına başlanması.
.
1938 Kasım 10:Atatürk’ün ölümü. (Perşembe, saat: 09.05)
İNGİLİZLER ONA EFSUNLU DİYORDU
H.C. Armstrong, Atatürk’e “ağır hakaretler” içerdiği için bir dönemler yasaklanan “Bozkurt” adlı eserinde, Çanakkale Savaşlarını anlatırken uzun uzun Mustafa Kemal’in kahramanlığı üzerinde durmuş ve satır aralarında ölümün adeta ondan uzak durduğunu ifade etmiştir. İşte “Atatürk düşmanı” Amstrong’a bile şapka çıkarttıran ATATÜRK’ÜN ÇANAKKALE’DEKİ BÜYÜK CESARETİ ve bu cesaretin Amstrong’un yasaklı kitabına yansıması:
“BİR KERESİNDE YENİ KAZILMIŞ BİR SİPERİN DIŞINDA OTURUYORDU. Bir İngiliz bataryası sipere ateş açtı. Toplar menzili buldukça, şarapneller gitgide daha yakına düşmeye başladı; vurulması matematiksel olarak kesindi. Kurmayları sipere girmesi
için yalvarmaya başladılar.
‘Hayır’, dedi.SAKLANMAK ADAMLARIM İÇİN KÖTÜ BİR ÖRNEK OLACAKTIR.’ İlgisiz ve soğukkanlı bir tavırla kurmaylarıyla konuşurken, bir sigara yakıp, gayet sakin onu içti. Bu arada aşağıda siperin güvenliği altında duran adamları, büyülenmiş gibi onu seyrediyorlardı. Düşman topları bir başka hedefe yöneldiler. PATLAYAN ŞARAPNELLERİN TOZLARINA BULANMIŞ OLSA DA, Mustafa Kemal’e yine bir şey olmamıştı.”
ATATÜRK’ÜN DIŞ POLİTİKA GÖRÜŞLERİ VE UYGULAMALARI
Erdoğan ALIVEREN
Atatürk, bir kurmay subay olarak dış politika ile yakından ilgileniyordu. O’na göre iyi bir devlet adamı;
– Yolda yürüyen kişi sadece ufku değil, onun ardını da görmelidir.
– Liderler hareketi yaratır, hareket liderleri çıkarır.
Ata hiçbir dış siyaset hesabında yanılmamış ve hiçbir savaşı kaybetmemiş tek devlet adamı ve askerdir. Benzer vasıflar kuşkusuz Napoleon ve de Gaulle’de de vardı. Ata Türk milletine mensup olmasının gururunu sadece sözüyle değil, duruşuylu da kitlelere telkin etme gücüne sahipti. En basit fotolar bile bir gurur, haysiyet, şeref, görgü ve zarafet timsaliydi. İhtişam ve asaleti ruhunda yaşıyordu.
Atatürk Osmanlı imparatorluğunun teşkilatını gayet iyi tetkik etmiş ve 6 asır çalışma usul ve yöntemini, 20 milyon metrekare arazide 40 küsur değişik ırktan hakli başarıyla yönetmesinin sırrını keşfetmeye çalışmıştı. (Aynı hususu bugünkü ABD’de ilmi olarak araştırıyor ve çeşitli üniversitelerde, akademilerde ders olarak okutuyor.) Osmanlı’nın yıkılmasından sonra yerinde kurulan 40 ayrı devleti bir konfederasyon halinde (belki bir Doğu Akdeniz Konfederasyonu) birleştirmeyi düşündüğünü yakınlarına ifade etmişti. Nitekim İngiliz altınlarının cazibesine kapılarak Osmanlıya isyan bayrağını açan Mekke Emiri Hüseyin (daha sonra Ürdün Kralı oldu-bu günkü kral Abdullah’ın dedesi) sıkıştığı bir esnada “biz Osmanlıya ihanet ettik, şimdi onun idaresini arıyoruz” demişti.
Dikkat edilirse bugün ABD’nin İsrail’e destek olmak üzere yapmak istediği Fas’tan başlayıp Cezayir, Tunus, (hatta belki Libya) Mısır, Ürdün, Suriye, Irak, iran, Afganistan ‘ı içine alacak olan Doğu İslam Ülkeleri Federasyon’u Atatürk’ün Sadabat Paktı ile gerçekleştirdiğini görerek Atatürk’ün ileri görüşünü bir kere daha belgelemiş oluyoruz.
Atatürk bu bilgi birikimi ile (Türk dış politikasını gayet net bir şekil çizdi ve uyguladı) “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” bu politikayı da 14,5 yıl Dışişleri Bakanlığında tuttuğu Dr. Tevfik Rüştü ARAS’la yürüttü.
Atatürk 1937’de Başbakan İsmet İNÖNÜ’yü görevden alınca, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü ARAS, Atatürk’e; İNÖNÜ’yü Londra’ya Büyükelçi olarak tayin etmesini teklif etti ama bu talep kabul edilmedi. İNÖNÜ; Cumhurbaşkanı olunca Celal BAYAR’ı gene Başbakan olarak tayin etti ama eski kabineden iki bakan görev vermedi. Biri Tevfik Rüştü ARAS diğeri İçişleri Bakanı Şükrü KAYA. Daha sonra (3-4 ay) Dr. Tevfik Rüştü ARAS, İNÖNÜ tarafından Londra’ya Büyükelçi tayin edildi. Dışişlerine de Şükrü SARAÇOĞLU getirildi. ARAS’ın görevden uzaklaştırılması Rusya lideri Stalin’i üzdü. Yeni Dışişleri Bakanı Şükrü SARAÇOĞLU vakit geçirmeden Moskova’ya gitti. Ama 45 gün beklemesine rağmen Stalin tarafından kabul edilmeyince eli boş olarak geri döndü. Atatürk hasta yatağında bir gün İNÖNÜ niye gelmedi diye sorunca durum İNÖNÜ’ye bildirildi. O da akşam trende yer ayırttı. Fakat milletvekili Dr.Refik SAYDAM (bandırma vapurunda sağlık sorumlusu) hemen İsmet paşa’yı “gitmeyin Paşam size Suikast yapılacak2 diyerek Paşa’yı engellediği o zaman halk arasında söylenmişti.
Başbakan Celal BAYAR 3,5 ay sonra istifa ette ve başbakanlığa Dr.Refik SAYDAM getirildi. Bu zat; verdiği bir demeçte “Türk idare sistemi A’dan Z’ye kadar bozuktur” demesiyle ün yapmıştı. 2 yıl kadar bu görevde kalan Refik SAYDAM vefat etti ve yerine Şükrü SARAÇOĞLU başbakan oldu. Atatürk hemen TC’ni dört bir yandan kuşatan iki ayrı paket yaptı. TC. + Yunanistan + Stadiyanoviç’ in Yugoslavyası (Bu 3 lider Selanik doğumlu dlduğu için halk arasında “Selanikliler Paktı” da deniyordu.) bunlara Bulgaristan, Romanya ve Arnavutluk da katılınca Türkiye’nin Avrupa’ya bakan cephesi önünde bir barikat kurulmuş oldu. İki yılda bir taraf ülkeler değişik başkentlerde bir araya gelip genel olarak durum müzakeresi yapacaklar. 1936 ve 1940 toplantıları yapılabildi. Türkiye her iki toplantı için hatıra pulu çıkardı. 1931’de ilk toplantı İstanbul’da yapıldı. 1932 ise Bükreş’te İktisadi ve Kültürel işbirliği konuları, 1933’de Sofya’da azınlıklar, Romanya’nın…., Yugoslavya’nın Makedonya konuları konuşuldu. 09.02.1934’ de ki toplantıda anlaşıldı. Statüko 20.10.1934’de kabul edildi. İktisadi, Milli Ticari İşler için Dayanışma Kurulu 1938 Ankara; 1939 Bükreş, 1940 Belgrat toplantılarında kararlaştı. 2.Cihan Harbi bütün dengeleri bozdu. Kuzeydeki Rusya ise daha önceleri 1917 Rus devriminden sonra Ankara ve Gümrü Antlaşmaları ile bizi desteklemişti. 1.Cihan harbinden çekilince elinde kalan silah ve cephaneyi türk İstiklal Harbine destek olarak (rivayete göre) bir miktar nakit yardım ile katkıda bulunmuştu. Mareşal Potemkin ile dostluğunu vurguladı.
Güney hududa gelince, istiklal Harbi devam ederken Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalanarak Suriye hududu belirlenmişti. Burada Hatay (İskenderun) Misak-ı Milli hududu içindeydi. Atatürk bir gün Fransa Büyükelçisinin gözlerine bakarak “Ben Şam’da bulundum, Suriye’yi bilirim; Suriyelinin istikbalini verin, gerekirse ben Suriye’nin istikrarını sağlar, sonra çıkarım diyor.” Dikkat buyurun “girer alırım” demiyor “kurtarırım” diyor. Tam demokrat bir tavır.
Güney hudutlarında ki huzursuzluk olayları içinde Sadabet Paktı 08.07.1937’ Türkiye + Irak + İran + Afganistan arasında dostluk ve saldırmazlık paktı, İran’ın aynı isimli sarayında imzalandı bu pakta taraftar olan ülkeler arasında ki hudut ihtilafında Türkiye’nin hakemliği herkes tarafından kabul edildi. Bu da Ata’mızın gene bir asır önceden bugünü gördüğünün bir başka delilidir.
Hatay mevzusuna tekrar gelirsek Ata hasta hasta Adana’ya gidip Türk ordusuna manevra yaptırdı. Kendisi sonucunu göremeden vefat etti ama Misak-ı Milli hudutları içindeki Hatay 1939 yılı içinde Türkiye’nin hudutları içine girdi. Süvari Albay Şükrü KANATLI’nın alayı Hatay’a girdi.
Lozan’da boğazlar meselesi halledilmemişti fakat 1936’da Montö Antlaşması işi düzeltti ve boğazlar üzerinde T.C.’nin mutlak hakimiyeti bütün dünyaca tanındı.
Atatürk 1931 eylülünde Dolmabahçe Sarayı’nda kabul ettiği A.B.D. Başkanı Franklin… Roosevelt’in askeri danışmanı olan süvari albayı Mc Arthur’a Amerika’dan Avrupa’nın nasıl göründüğünü sorar. O da cevaben, 1.Cihan harbinde ABD Başkanı olan Wilson’ın harp sonrası için ilan ettiği prensiplerinin kabul edilmediğinden Avrupa’ya kırgın olduğunu, daha sonra başkan olan Monroe’nun ise bu sebep ile infiratçılık politikası güderek, Avrupa ile ilgilenmediğini anlatarak bir fikri olmadığını söyler.
Atatürk o halde ben size Avrupa’yı anlatayım diyerek şöyle konuşur;
– Alman milleti asker karakterli ve onuruna düşkün bir millettir, harpten yenik
çıkmasını kolay kolay hazmetmez. Afrika’da ki sömürgelerini kaybetmesi, Alsas-Lorain bölgesindeki demir, kömür, çelik sanayi tesislerinin Fransa’ya verilmesi ağır bir harp tazminatı ödemeye mecbur edilmesi, Almanya’nın geçirdiği büyük enflasyonun, 1917 Rus ihtilalinin getirdiği komünizmin etkileri sebebi ile bozulan iç dünyasını dengelemek için, en geç on yıl içinde yeni bir dünya harbini bekleyin.
Bu görüşmeden 8 yıl sonra 1 Eylül 1939’da Ata’nın bu kehaneti gerçekleşmiştir. 2.
Cihan harbi çıkmıştı.
– Rusya’daki Komünist uygulama, insan tabiatına aykırıdır. Ancak geniş Rus halkı
henüz bunun farkına varamamıştı. En geç bu yüz yıl (yani yirminci) sona ermeden bu komünizm yıkılacak, esir ülkeler istiklallerine kavuşacaklardır.
Bu kehanette 1991’de gerçekleşecek komünizm yıkılacaktır. Atatürk’ün yanından
ayrılırlar. Mc. Arthur, Atatürk için (çok ileriyi yüzyıl sonrasını görüyor şayet bu görüşleri gerçekleşecek olursa, bu adam bir dahidir) diye Ata hakkındaki fikrini açıklar. 10 Kasım 1963’de Anıtkabir’i ziyaretinde şeref defterine yazdığı “Ben Atatürk’ün sadece arkadaşlarından biri olarak gurur duyuyorum.”
Atatürk’ün, asker ve kumandan olarak devlet kurucusu ve yöneticisi olarak sahip olduğu deha bütün dünya ülkelerince kabul edilmiştir. O’nun görüş ve uygulamaları yeni Türkiye Cumhuriyeti devletini tam bağımsız muasır medeniyet seviyesine ulaşmış bir devlet haline getirmek idi. Bu devlet, bütün iktisaden geri kalmış başka devletlerin üstün gücü altında ezilmiş devletlere örnek olarak onlara yardım edecekti. Suriye meselesinde, mandater devlet olan Fransa’nın Ankara sefiresinin gözünün içine bakarak bunu söylemişti.
Atatürk’ün, devrin en güçlü devletlerini yendikten sonra Türkiye Cumhuriyetini kurması bütün esir ülkelerde; Pakistan, Hindistan, Cezayir vs. büyük alkış buldu. Buralarda ki özgürlükçü liderler büyük moral buldu, davalarına daha büyük bir hırsla sarıldılar. 2. Cihan Harbi sonlarına doğru Ambartın Oaks konuşan ABD Başkanı F.D. Roosevelt; yeni dönemin nasıl oluşacağını açıklarken, bir anda bütün dünyada sömürgecilik akımları son buldu. Yeni kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatına sayısız başvurmalar oldu. Bugün burada (yanlış hatırlamıyorsam) 174 bağımsız devlet var. Bütün bu yeni devletlerin özgürlükçü kadroları Mustafa Kemal’in 1920’lerde ki fotoğraflarını koyunlarında muhafaza ediyorlar.
Cumhuriyet Senato’su hukuk müşaviri iken, 1980’den
alıntıhttp://www.caginpolisi.com.tr/57/29-30.htm
Etiketleratatürk Mustafa Kemal osmanlı tc Türkiye türkiye cumhuriyeti
İlginize teşekkürler
Türkiye’de yerli motor üretim tarihi
NECMETTİN ERBAKAN 1953 yılında Aachen Teknik Üniversitesi’nde “dizel motorda ateşleme işlemleriyle ilgili teori” konulu …
TÜRK DİLİNİN MUHAKEMESİ
Bir dilin bilimsel yada üstün dil olduğu dili kullanan toplumun gücünün göstergesidir.. Dünyanın çeşitli tarihlerinde …