OSMANLI İMPARATORLUĞU KURULUŞ YILLARINDA OSMANLI – BİZANS BİRLİKTELİĞİ

 

1204 Yılında Venedikli  Yahudiler 4. Haçlı ordusunu Kıpçak Türk’ü Bulgar İmparatoru Şişman’ın emrine vererek Bizans’ı yıktırıp yerine “Latin” devleti kurdurdular.
Bizans İmparatorluğu İznik bölgesinde yeni bir Bizans devleti kurarak hükümdarlığına devam etti, Bizans İmparatorluğu Hıristitanlığın yönetim merkezi idi.
İznik Bizans devleti Anadolu Selçuklu beyliklerinin yardımı ile 1260 yılında tekrar Konstantinopolis-İstanbul’u alarak Bizans devletini kurdu ve Anadolu Selçuklu beyliklerinin askerlerini savaşlarında kullandı.
Ayni dönemde Selanik Yahudi devleti Bizans’ın tahtını ele geçirmek için Bizans ile savaşıyordu, Gelibolu önemli bir Yahudi nüfusu olan şehirdi, Karesi beylerinden Ece Bey (Eceabad) Gelibolu’nun Karesi Türkmen köylerini yöneten bir orduya sahipti.
Bu dönemde Bizans iki aile tarafından yönetiliyordu ve her iki aile destek için Anadolu Türk beyliklerinden yardım alıyordu, her iki ailenin birer kızı Orhan bey’e taraftar olması için verildi.
V. İoannis- Kantakuzenos tarafından 6 yıl süren Bizans İç Savaşı (1341-1347) başladı, bu hareket Osmanlı Beyliği’nin yükselişini oluşturdu.

Tekfur, Bizans İmparatorluğu zamanında vali düzeyinde olan yöneticilerle Anadolu ve Rumeli’deki Hristiyan beylerine verilen genel ad.
Tekfur Ermeniceden alıntı bir sözcük olup Osmanlı Türkçesinde Hristiyan hükümdarlara verilen bir sandır. Aslı Takavor, anlamı ise “taç taşıyan”dır. (Takva; Korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek) Bizans İmparatorluğu’nda merkez dışındaki kentlerin bağımsız valilerine Tekfur denirdi, (bu tanım ile Anadolu ve Rumeli’deki Hristiyan beyleri Ermeni Bizans birlikteliğini göstermektedir, nitekim Bursa’nın fethinden sonra Bursa Ermenileri’nin Osmanlı tebasına geçtikleri bilinir). Bunların idari ve askeri görevleri vardı. Türkiye Selçukluları ve Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarında Tekfurlarla çok sıkı ilişki kuruldu. Tekfurlar Türk akınlarından korunup, egemenliklerini korumak için Türklere büyük ölçüde vergi verirlerdi.

Osman bey döneminde Bizans ile Osmanlı beyliği arasında hem savaş hem de birliktelik dönemi oluşmuştur.. bu birliktelik Orhangazi döneminde de ayni devam etmiştir.
Orhan gazi 630 yıllık Osmanlı İmparatorluğunda yabancı kadın evliliklerinin ilk dönemini başlatır.
Yabancı evliliklerin üç önemi vardır..
1. Yükselen hakimiyeti kabul etmek, yönetim seviyesi ortaklığı kurmak.
2. Evlilikler yoluyla akrabalık oluşturup savaşları yönetmek.
3. Devlet yönetimine ortak olmak, Osmanlı devletinde 100 yıl kadınlar yönetimi devri yaşanmıştır.

1299 ORHANGAZİ NİLÜFER HATUN EVLİLİĞİ
Nilüfer Hatun, (Nilüfer kutsal bir çiçektir) (d. 1283, ö. 1383 veya 1388, Bursa), Yarhisar Tekfuru’nun kızı, Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı Orhan Gazi’nin ilk ve ilk yabancı eşi ve üçüncü padişahı I. Murad’ın annesidir
Osmanlı Devleti’nde yabancı eşlerden ilki aynı zamanda ilk yabancı kökenli sultandır. Rum asıllıdır(Rum Yahudi asıllı olma ihtimali vardır). Asıl adı Holofira (Holokost sözcüğü, İbranice “olah” kavramının Yunanca çevirisidir. Yahudilikte tamamen yakılan bir tür adak.) idi. Nilüfer (kutsal zambak), bu adın Türkçeleşmiş halidir. Orhan Gazi ile evlendirilmeden önce Bilecik Tekfuru’nun oğluyla nişanlıydı. Osmanlıların 1299’da Bilecik’i ele geçirmeleri ve ardından yakınlardaki düğün konvoyuna yapılan baskın sırasında tutsak alındığı ve Osman Gazi tarafından oğlu Orhan Gazi ile evlendirildiği söylenmektedir. Tarihçi Necdet Sakaoğlu’nun aktardığına göre Nilüfer Hatun, cariye durumundaki ilk padişah eşidir. Osmanlı Hanedanı’na anne tarafından Rum kanı (genetiği) taşıyan ilk şehzadeleri de o doğurmuştur. 1360 yılında ölen Gazi Süleyman Paşa ile ondan on yaş daha küçük olan üçüncü Osmanlı padişahı I. Murad’ın annesidir.

1316 ORHANGAZİ – ASPORÇA HATUN EVLİLİĞİ
Asporça Hatun, c. 1300 – c. 1362, doğum adı Prenses Asporsha, Orhan Gazi’nin ikinci ve ikinci yabancı eşi.
Bizans imparatoru II.Andronikos Paleologos’un kızıdır. İmparator Andronikos Osmanlı akınlarını yavaşlatma düşüncesi ile kızını düşman devletin hükümdarına nikahlamıştır. Prenses Asporça ve Orhan Gazi 1316 yılında evlenmiştir. Ancak evliliğe rağmen Osmanlı beyliği ve Bizans devleti arasında  savaş devam etti evlilikten sonra Asporça Hatun’da Orhan Gazi’nin ilk eşi Nilüfer Hatun gibi İslamiyet’i kabul ederek Müslüman oldu. Bu evlilikten Eskişehir Sancak beyi olacak olan Şehzade İbrahim, Fatma Hatun doğmuştur.
1323 yılında kurmuş olduğu vakfiyesinde oğlu Şehzade İbrahim’i mütevelli tayin etti. Hayır hasenatı ile halkın sevdiği kadın olmuştur. Vakfedilen mülklerine gelirine konan şartlar ise şöyle sıralanmaktadır. Pazartesi ve Cuma geceleri üç hafızın Asporça hatun ve çocuklarına Kur’an okuması, Ramazan ve Kurban Bayramlarında fakirlere yemek dağıtılması, kandil gecelerinde kandillerin yakılması.
Osman Gazi gelinine Narlı, Kapaklı, Firengili köylerini ve daha birçok araziyi hibe ermiştir.
Orhan Gazi 1362 yılında Bursa’da vefat edince tahta Nilüfer Hatun’dan Olan oğlu I.Murad çıktı, şehzade İbrahim abisinin saltanatını kabul etmedi ve isyan etti bunun üzerine I. Murad’ın emriyle idam edildi.
1362’de öldü Bursa’da Osman Gazi türbesine defnedildi.

1324  OSMAN GAZİNİN ÖLÜMÜ

1346 ORHANGAZİ – TEODORA HATUN EVLİLİĞİ
Theodora Kantakuzene c.  1330 – c.  1396 , aynı zamanda Theodora Hatun, Bizans prensesi, İmparator VI. John Kantakouzenos’un kızı ve Osmanlı Sultanı Orhan Gazi’nin üçüncü ve üçüncü yabancı eşi.
Theodora, İmparator VI. John Kantakouzenos’un eşi Irene Asanina’dan olan üç kızından biriydi . Tarihçi Nikephoros Gregoras bir pasajda yanlışlıkla ona “Maria” adını verir. Ocak 1346’da, babasının yükselen Osmanlı beyliğiyle ittifakını sağlamlaştırmak ve devam eden iç savaş sırasında Osmanlıların İmparatoriçe naibi Savoylu Anna’ya yardım etmesini önlemek için Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi ile nişanlandı. .

“Evlilik aynı yılın yazında gerçekleşti. Ebeveynleri ve kız kardeşleri, Orhan’ın sarayının ileri gelenleri ile bir atlı muhafız alayının da dahil olduğu temsilcilerinin 30 gemilik bir filo ile vardıkları (Silivri) Selymbria’ya kadar ona eşlik ettiler. (Silivri)Selymbria’da tören gerçekleşti ve Orhan’ın temsilcileri onu alıp düğünün gerçekleşeceği Marmara Denizi’nin karşısında Bithynia’da bulunan Osmanlı topraklarına kadar ona eşlik ettiler. Benzeri görülmemiş bir olaydı, çünkü meşru bir Hıristiyan prensesin Müslüman bir hükümdarla düzenli bir evlilik içinde birleştiği ilk defa görüldü, ancak bu birliğe ne Hıristiyan ne de İslami herhangi bir dini otorite itiraz etmedi. . Anne babası ve kız kardeşleri ona (Silivri)Selymbria’ya kadar eşlik etti ; burada sarayın ileri gelenleri ve süvari alayı da dahil olmak üzere Orhan’ın temsilcileri 30 gemilik bir filoyla geldi. Orhan’ın elçilerinin onu karşıladığı ve asıl düğünün gerçekleştiği, Marmara Denizi’nin karşı yakasındaki Bithynia’daki Osmanlı topraklarına kadar eşlik ettiği bir tören düzenlendi.
Düğünden sonra Orhan Gazi kendi otağına döndü. Bizans İmparatoru ise kızı Theodora, Orhan Bey’in diğer oğulları ile akrabalarını yanlarına alarak, imparatoriçeyi, diğer kızlarını ve prensesleri ziyaret etmeleri için hep birlikte Bizans’a götürdü. İstanbul’da Üç gün kaldıktan sonra imparatorun kendilerine hediye ettiği kıymetli eşyalarla birlikte Bitinya olarak adlandırılan Bursa ve civarına doğru yola koyuldular.”

Theodora, evlendikten sonra da Hıristiyan olarak kaldı ve Osmanlı yönetimi altında yaşayan Hıristiyanları desteklemenin yanı sıra, İslam’a geçen Hıristiyan mürtedlerin asıl dinlerine dönmelerini sağlamak için de aktif olarak çalıştı. 1347 yılında, henüz çocukken Ceneviz korsanları tarafından fidye için esir alınan Orhan’ın son çocuğu olan tek oğlu Halil Bey’i doğurdu . Bizans imparatoru John V Palaiologos onun nihai serbest bırakılmasında etkili oldu. Daha sonra Halil, V. İoannis Palaiologos ile Theodora’nın kız kardeşi Helena Kantakuzene’nin kızı Irene ile evlendi .

Babasının iç savaşta kazandığı zaferin ardından Şubat 1347’de Konstantinopolis’te geçirdiği üç günlük misafirlik dışında Theodora, Orhan’ın 1362’deki ölümüne kadar Osmanlı sarayında kaldı. Bu sırada Orhan’ın oğlu I. Murad ve cariyesi Nilüfer Hatun tahta çıktı ve Theodora’nın oğlunun idam edilmesini emretti. Bundan sonra, görünüşe göre, kız kardeşi İmparatoriçe Helena ile birlikte sarayda yaşadığı Konstantinopolis’e döndü. En son Andronikos IV Palaiologos’un 1379-81 yılları arasındaki kısa saltanatı sırasında Galata’da hapsedildiği bilinmektedir .
Orhan’dan bir oğlu oldu: Halil Bey (1347 – 1362). Orhan’ın son çocuğu olan kuzeni Bizans prensesi Irene Palaiologina ile evlendi ve iki oğlu oldu. Üvey kardeşi I. Murad tarafından idam edildi.

“”1350’de Selânik’teki (Zealotlar) bağnaz fanatik’leri ortadan kaldırmak için harekete geçen VI. İoannis yine damadı Orhan Bey’den Türk süvari kuvveti desteği istemiştir. 20 bin kişilik, Osmanlı süvari kuvveti ile takviyeli, Bizans kuvvetleri ile VI. İoannis’un oğlu olan Matheos Kantakuzinos komutası altında Selanik’e doğru ilerlerken Orhan Bey’in askerlerinin Anadolu’ya geri gitmeleri gerekmiş ve bu askerlerin gitmesi ile gücü çok azalan Matheos’un şansı yaver gidip Selanik yakınlarında bir Türk asıllı korsan filosu ( o dönemde bölgeye hakim olan Ece bey ) bularak bunları paralı olarak tutup Selânik’e girmeyi başarmıştır.
1352’de VI. İoannis’un ortak imparator olan V. İoannis ile arası açılmış ve V. İoannis, Edirne’de hüküm süren Matheos’a Sırplar yardımı ile hücum edip şehrin idaresini eline almıştır. Buna karşılık Konstantinopolis bulunan VI. İoannis damadı Orhan Bey’den askerî destek istemiştir. Orhan Bey bunun üzerine komutanlığını oğlu olan Süleyman Paşa’nın yaptığı bir büyük Osmanlı birliğini VI. İoannis emrine girmek üzere göndermiştir. Bu Osmanlı birliği ile takviyeli Bizans ordusu Bizans İmparatoru VI. İoannis başkomutanlığı altında Edirne’ye yürüyüp bu şehri kurtarmıştır. Aynı Osmanlı birliği birkaç ay sonra bir karışık Sırp-Bulgar ordusunu, donmuş olan Meriç Nehri kıyılarında yenik düşürüp imha etmiştir.
Bazı Türk tarihlerine göre bu başarının sonucu olarak 1353’te Çimpe Kalesi Süleyman Paşa’ya bir askerî üs olarak verilmiştir. Süleyman Paşa buraya ve civarına askerlerinin ailelerini ve göçmen Türkmenleri yerleştirmeye başlamıştır (Osmanlıdan önce bölgede Karesi beyliğinin Türkmen köyleri bulunmaktadır, bu köyleri  düzenli ordusu olan Ece Bey korumaktadır, bu köyler günümüze kadar ayni yerlerinde devam etmektedir) ve bu kale Osmanlıların Avrupa’ya bir köprübaşı noktası olmuştur. Bunu önlemeye çalışan İmparator VI. İoannis, Çimpe kalesini geri almak için 10 bin altın tazminat vermeyi teklif etmiş ve bunu müzakere etmek için Orhan Bey’le şahsen görüşmek istemiştir. Fakat yaşlılığını ve hastalığını ileri süren Orhan Bey bu görüşmeyi kabul etmemiştir.””

selanik yahudi devleti

1. Osmanlı ve diğer Anadolu Selçuklu beyliklerine “RUM SULTANLIĞI” denmiştir..
2. Bursa’nın Osmanlı hakimiyetine geçmesi ile Bursa Yahudileri Osmanlı tebasına geçmiş ve Osmanlı devleti yıkılana kadar çeşitli devlet görevlerinde bulunmuşlardır.
3. Bizans’ın yıkılmasını isteyen Selanik Yahudileri Osmanlı devletini sürekli kışkırtıp 1453 yılında Bizans devletinin sona ermesini sağlamışlardır, İstanbul alındığında Yahudiler Konstantinopolis’i “Dünya Ticaret Merkezi” yapmışlardır..
4. Anadolu’daki Türkçeyi ilk olarak devlet dili yapan Karamanoğlu beyliğinde dinler serbestliği vardır, Karamanoğlu beyliğini Osmanlı beyliği ortadan kaldırmıştır, inançlarından dolayı Türk oldukları halde Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Karamanoğlu Türkleri Mübadele göçüne mecbur edilmiştir.
.

ÖKSÜZ BİR ANTİK TARİH; ŞAMLAR-SUYUNBAŞI ANTİK BARAJI insanlardan ilgi ve bakım bekliyor

Osmanlı İmparatorluğu Kadınlar saltanatı 1534-1656

OSMANLI DEVLETİ SOY AĞACI ve SARAY KADINLARI ibret dolu bir tarih sayfası 1299-1920.

Sarı Saltuk’un halefi Ece Bey ve Ece Beyliği – ..1300…

KİRİL- LATİN SAVAŞI

Truyalı Latinler-İstanbul (Venedik)Latin devleti 1204–1261 ve “Gökler verdi, gökler aldı.” IV.Justinianus

AVRUPA’DA DİL YENİLENMESİ, VULGAR LATİNCE

Selanik yahudileri ve Selanik devleti 1224-1246

DOĞU İLE BATININ VENEDİKTE BULUŞMASI bir harita ve hakkındaki siyasi bilgiler.. 1534


.
.
.
.
.
.
.

Hakkında Türk Bilimi