Tuğrul Kulesi (Toğrul, Tughrol veya Tughrul) kentinde bulunan bir 12. yüzyıl anıtıdır.

Tuğrul Kulesi Rashkan kale yakınındadır.

20 metre boyunda tuğla mezardır.

Selçuklu hükümdarı Tuğrul Beg 1063 yılında öldü.

Başlangıçta, kendi zamanının diğer anıtları gibi, konik bir kubbesi vardı, Kubbe bir deprem sırasında yıkılmıştır.

Duvar kalınlığı 1.75 ile 2.75 m arasında değişmektedir.

Iç ve dış çapları 11 ve 16 metre idi.

Dış şekli poligonun sarsıntılarla karşı yapının istikrara katkıda bulunduğu düşünülmektedir, tasarımında 24 köşelidir.

Kulenin tepesinde kufi kitabeler vardı.

Naser al-Din Şah 1884 yılında yıkılan kulenin üst kısmında bazı restorasyonlar yaptırdı.

Bugün bile kubbe olmadan, iç hassas akustik özellikler dikkat çekicidir.

http://en.wikipedia.org/wiki/Tughrul_Tower

.

Tuğrul Bey ya da Toğrül, Tuğril, Toghrïl Beg, Tam adı: Rüknüdunya ve ad-Din Abu Talib Muhammed Tuĝrul-Bey bin Mikail) (Arapça: طغرل بك; Farsça: طغرل بیک) (d. 990, Horasan – ö. 4 Eylül 1063, Rey) Büyük Selçuklu Devleti’nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır.

Oğuzlar’ın Kınık boyundan Selçuk Bey’in torunudur. Babası Mikail, gazâ akınında şehit düşünce, dedesi Selçuk Bey’in yanında büyüdü. Çocukluğu Cend-Dcent-Tcent şehrinde geçti. Gaznelilerin, Selçuk Bey’in oğlu Arslan Yabguyu esir almasından sonra 1025 yılında Selçukluların başına geçti. Altun Can Hatun ile evlendi.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Tuğrul

Kınık boyu

Oğuz Kağan Destanı’na göre Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri ve Kaşgarlı Mahmud’a göre Divân-ı Lügati’t-Türk’de;”Oğuz: Bir Türk boyudur. Oğuzlar Türkmendirler. Bunlar yirmi iki bölüktür; her bölüğün ayrı bir belgesi ve hayvanlarına vurulan bir alameti (tamgası) vardır. Birbirlerini bu belgelerle tanırlar. Birincisi ve başları: “Kınık”lardır. Zamanımızın Hakanları bunlardandır.

Ebu’l Gazi Bahadır Han, 17. yüzyılda yazdığı Şecere-i Terakime adlı eserinde Selçukluların padişahlığı ele geçirmelerini anlatırken onların tavrını şöyle belirtir: “Selçuklular Türkmen olup, kardeşiz deyip, ile ve halka faydası dokunmadı. Padişah olunca, Türkmen’ in Kınık uruğundanız, dediler ve padişah olduktan sonra Efrasiyab’ın bir oğlu Keyhüsrev’den kaçıp, Türkmen’in Kınık uruğunun içine varıp onda büyüyüp kalmıştır. Onlar biz onun oğulları ve Efrasiyab’ın neslinden oluyoruz deyip, atalarını sayıp, 35 göbekte Efrasiyab’a eriştirdiler”.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Kınık_boyu