DİRENEN TOPRAK – Ekşi Höyük

Direnen Toprak

[EKŞİ HÖYÜK]
[2018]
[Tekin Gün] [Belgeselci]

 

DİRENEN TOPRAK

 

 

 

 

 

 

 

EKŞİ HÖYÜK

Ülkemiz topraklarında Paleolitik/Epipaleolitik Çağ (Eski Taş/Yontma Taş Çağı) ve Neolitik dönem izleri taşıyan ve gün yüzüne çıkmayı bekleyen hatta tarih benim diye haykıran birçok tarih öncesi yerleşimlerin olduğunu bilmekteyiz. Fakat daha henüz bilmediğimiz,sır olan yaşantılarını bırakıp gittiği ilkel ya da tarih öncesi toplulukların zaman içerisinde Üniversitelerin yürüttüğü bilimsel yüzey çalışmaları neticesdinde küçük bulgularla farkedilip arkeoloji enstitüleri veya sanat tarihçileri tarafından incelenip gün yüzüne çıkarılmaktadır. Bu eylem ülkemiz arkeolojisine ışık tutmakla beraber bir okadar da heyecan verici. Çayönü (Diyarbakır), Cafer Höyük (Malatya), Aşıklı Höyük (Aksaray), Kuruçay (Burdur), Çatalhöyük (Konya), Hacılar (Burdur) Göbekli tepe (Şanlı Urfa) gibi yerleşimler repertuarına bir yenisi de Ekşi Höyük (Denzli) kazıları eklendi. Geçmişinde Tarih öncesi yoğunluğu gözlenmiş İl olarak karşımıza çıkan arkeolojik çalışmalar içerisine eklediğimiz Denizli batı anadolu arkeolojisi ne ışık tutacak verileri Çal ilçesinde ortaya çıkarmaya başlamıştır. İlçenin Dayılar köyüne 1 km doğusunda bulunan yerleşimin Neolitik dönem izlerini taşıdığı yapılan arkeolojik yüzey çalışmaları ardından bilimsel kazılarla beraber ortaya konulmuştur. Gerek küçük buluntular, gerek mimari kalıntılar, gerekse o dönem ait sanatsal, dinsel günlük yaşantıları içeren küçük materyaller Ekşi höyük hakkında Neolitik dönemi tarif etmektedir. Anadolunun batısında bulunan 8600 yıllık kemikten iğne ve ip eğirmeye yarayan yuvarlak taşlar kazı ve restorasyon çalışmaları sırasında tespit edilmiş olup arkeolojik çalışmalar Kültür ve Turizim Bakanlığının desteğiyle sürdürülmektedir. Ege Üniversitesi edebiyat fakültesi arkeoloji bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Fulya Dedeoğlu başkanlığındaki ekip tarafından 2015 yılında araştırılmaya başlayan ekşi höyük yerleşim olasılıkları Göbeklitepe tarihine kadar zorlayan bir çalışma içerisinde olduğunu görmekteyim. Ortaya çıkan nümismatik veriler ve arkeolojik bulgular ışığında değerlendirildiğinde bölgedeki antik yerleşimlerden farklı bir Neolitik yerleşimi işaret ettiği aşikardır. Yapılan araştırmalarda günümüzden 9000 yıl öncesine dayanan bulgular bölgedeki avcı toplayıcı yaşamdan besin olarak tüketeceği tarım yaşam tarzına geçen topluluklara ait yerleşim izlerini işaret etmektedir. Bölgenin ilkel yaşam şartlarını temsil eden, ortaya çıkmamış bir dönem açısından Denizli ve çevre illerde özgün bir örnek teşkil ettiğini düşünmekteyim. Yapılan arkeolojik kazı çalışmaları içinde son olarak çıkarılan eserler oldukça heyecan verici bir döneme işaret ettiği ve yerleşimde yaşayan ilk insan topluluklarına ilişkin bilgi vermesi açısından önem arz etmekte. Kazıların devam etti program çerçevesi içindeki çıkarılan örneklerden şunu anlamaktayız; Toplulukların tekstil geleneğine uygun dokuma örnekleri kemikten iğne gibi buldular kazılarda en çok ilgi çeken veriler arasında değerlendirilmektedir. Kazı başkanı Fulya Dedeoğlu kazı çalışmalarında yedi tabaka tespit ettiklerini bunlardan sonuncusunun ise onuncu ve 11. yüzyılda mezarlık alanı olarak kullanıldığını aktarırken farklı döneme ait bir insan İskeletini hiç bozulmamış halde ortaya çıkarttıklarını ve radyo karbon testinden sonra iskeletin hangi döneme ait olduğunu ortaya koyacak bilgilerin kazı alanı çalışmalarına daha fazla netlik kazanacağını açıklamakta. Benim ön gördüğüm 1 km’den fazla bir uzunluğa yayılan bir yerleşim olabileceğini bölgedeki coğrafi yapı itibarıyla bir plato üzerinde hafif yükseltili alanda bu ilkel İnsanların tarımla oldukça fazla ilgilendiği günlük yaşam şartlarını giderebilecekleri İhtiyaçlarının aynı yerleşim üzerinde yaptıklarını höyükte yapılacak daha geniş kapsamlı arkeolojik çalışmalar sonunda elde edileceğini sanmaktayım. Türkiye’deki Neolitik yerleşimlerin en tazesi olan ekşi höyük hakkında şu an elimizdeki bilgiler yetersiz fakat çok daha yeni kazıların başladığı ekşi höyükte cilalı taş devrine ait bulguların bile birkaç yıl sonraki kazı çalışmaları sonucunda netlik kazanacağı ve avcı toplayıcı grupların yaşam biçimine ait daha fazla bilgi vereceğine inanıyorum. Bununla ilgili çok özel bir belgesel çekimleri için senaryo yazmaya ve bilimsel çalışmalarıyakından takip etmeye başladım. İnsanlık tarihinin önemli bir parçası olan Neolitik çağ veya Yeni taş çağı tarih öncesi yaşantıları ülkemiz topraklarında keşif etmenin heyecanı Anadolu batısında çıkmış olmasıyla beraber bir kat daha artmaktadır. Bir dönem rahmetli Halil’in İnalcık ve Semavi Eyice hocamla bu bölge hakkında ki antik limanları antik Kentleri tartışırken semavi iyice hocanın Aiolis ve Pamfilya arası Ege bölgesinden Akdeniz antik kentlerin temellerinde bilimsel araştırılırsa Neolitik hatta Paleolitik İzlerin var olduğunu antik kentlerin bu temeller üzerine inşa edildiğini ima ettiğinde içimden gülmüştüm. Fakat çok kısa zaman içinde aramızdan ayrılan bu değerli bilim adamlarının boş yere konuşmadığını fakat inceleme yapmadan henüz bu konuşmaların ancak bilimsel kazılar ve yüzey araştırmaları neticesinde ortaya çıkabileceğini aktarmışlardı. Şimdi bu kavramın varlığını geçte olsa fark etmek bizim için kar payı olsa gerek.
Kazı seceresini incelediğimizde 2007 yılında batı Anadolu ölçekli yüzey araştırmalarda Kalkolitik Çağ’dan Genç Tunç Çağı’na kadar kesintisiz 40 tabaka saptandığı Büyük Menderes vadisi kuşkusuz yeni veriler ortaya koymuştur. Bölgedeki çalışmaları Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Eşref Abay başkanlığında yürütüldüğü arkeolojik çalışmalar Orta Tunç Çağı’na ait yapı katları Beycesultan höyüğü gibi yapıların ortaya çıkarılması bölge adına bilimsel netlik kazandığını görmekteyiz. 2009 – 2010 yılları arasında yerleşim yeri araştırmaları sonucu gün yüzüne çıkarılan mimari kalıntıların Genç Tunç Çağı evresi ile ilişkilendirildiği görülmektedir. Dönem dönem bölgede kısa ölçekli yüzey araştırmalarda Baklan, Çal, Çivril tarihe tanıklık edecek yerleşim yerlerine ait veriler netlik kazandığında 2008 yılında Prof.Dr.Eşref Abay ve yardımcısı olan Doç.Dr Fulya Dedeoğlu Büyük Menderes havzası içerisinde önemli sezon kazıları ve arkeolojik çalışmalar yeni keşifleride ortaya koymuştur. Bunlardan en önemlisi batı Anadolu Tarih öncesi arkeolojisine ışık tutacak Denizli Çal ilçesinde Ekşi höyük araştırma kazıları olmuştur. Kazı başkanlığını Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.Fulya Dedeoğlu’nun kazı ve restorasyon çalışmaları içerisinde tarihi kayıtlarına az rastladığımız kemik ve neolitik dönem iğne ağırşaklar gün yüzüne çıkarken özgün birçok buluntuya da rastlanıldığı gözükmektedir.2015 yılında başlanan bilimsel arkeolojik çalışmalar buradaki çıkan veriler değerlendirildiğinde avcı toplayıcı yaşamdan ilk çiftçi yaşamına geçen topluluklara ait bulgular ilkel yaşam şartlarını temsil ettiği önemli bulgular olarak tarihi kayıtlarda yerini almaktadır.
Araştırma yazısı: Yönetmen Tekin Gün
2018

 

 

 

 

 

 

 

EKŞİ HÖYÜK

Ülkemiz topraklarında Paleolitik/Epipaleolitik Çağ (Eski Taş/Yontma Taş Çağı) ve Neolitik dönem izleri taşıyan ve gün yüzüne çıkmayı bekleyen hatta tarih benim diye haykıran birçok tarih öncesi yerleşimlerin olduğunu bilmekteyiz. Fakat daha henüz bilmediğimiz,sır olan yaşantılarını bırakıp gittiği ilkel ya da tarih öncesi toplulukların zaman içerisinde Üniversitelerin yürüttüğü bilimsel yüzey çalışmaları neticesdinde küçük bulgularla farkedilip arkeoloji enstitüleri veya sanat tarihçileri tarafından incelenip gün yüzüne çıkarılmaktadır. Bu eylem ülkemiz arkeolojisine ışık tutmakla beraber bir okadar da heyecan verici. Çayönü (Diyarbakır), Cafer Höyük (Malatya), Aşıklı Höyük (Aksaray), Kuruçay (Burdur), Çatalhöyük (Konya), Hacılar (Burdur) Göbekli tepe (Şanlı Urfa) gibi yerleşimler repertuarına bir yenisi de Ekşi Höyük (Denzli) kazıları eklendi. Geçmişinde Tarih öncesi yoğunluğu gözlenmiş İl olarak karşımıza çıkan arkeolojik çalışmalar içerisine eklediğimiz Denizli batı anadolu arkeolojisi ne ışık tutacak verileri Çal ilçesinde ortaya çıkarmaya başlamıştır. İlçenin Dayılar köyüne 1 km doğusunda bulunan yerleşimin Neolitik dönem izlerini taşıdığı yapılan arkeolojik yüzey çalışmaları ardından bilimsel kazılarla beraber ortaya konulmuştur. Gerek küçük buluntular, gerek mimari kalıntılar, gerekse o dönem ait sanatsal, dinsel günlük yaşantıları içeren küçük materyaller Ekşi höyük hakkında Neolitik dönemi tarif etmektedir. Anadolunun batısında bulunan 8600 yıllık kemikten iğne ve ip eğirmeye yarayan yuvarlak taşlar kazı ve restorasyon çalışmaları sırasında tespit edilmiş olup arkeolojik çalışmalar Kültür ve Turizim Bakanlığının desteğiyle sürdürülmektedir. Ege Üniversitesi edebiyat fakültesi arkeoloji bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Fulya Dedeoğlu başkanlığındaki ekip tarafından 2015 yılında araştırılmaya başlayan ekşi höyük yerleşim olasılıkları Göbeklitepe tarihine kadar zorlayan bir çalışma içerisinde olduğunu görmekteyim. Ortaya çıkan nümismatik veriler ve arkeolojik bulgular ışığında değerlendirildiğinde bölgedeki antik yerleşimlerden farklı bir Neolitik yerleşimi işaret ettiği aşikardır. Yapılan araştırmalarda günümüzden 9000 yıl öncesine dayanan bulgular bölgedeki avcı toplayıcı yaşamdan besin olarak tüketeceği tarım yaşam tarzına geçen topluluklara ait yerleşim izlerini işaret etmektedir. Bölgenin ilkel yaşam şartlarını temsil eden, ortaya çıkmamış bir dönem açısından Denizli ve çevre illerde özgün bir örnek teşkil ettiğini düşünmekteyim. Yapılan arkeolojik kazı çalışmaları içinde son olarak çıkarılan eserler oldukça heyecan verici bir döneme işaret ettiği ve yerleşimde yaşayan ilk insan topluluklarına ilişkin bilgi vermesi açısından önem arz etmekte. Kazıların devam etti program çerçevesi içindeki çıkarılan örneklerden şunu anlamaktayız; Toplulukların tekstil geleneğine uygun dokuma örnekleri kemikten iğne gibi buldular kazılarda en çok ilgi çeken veriler arasında değerlendirilmektedir. Kazı başkanı Fulya Dedeoğlu kazı çalışmalarında yedi tabaka tespit ettiklerini bunlardan sonuncusunun ise onuncu ve 11. yüzyılda mezarlık alanı olarak kullanıldığını aktarırken farklı döneme ait bir insan İskeletini hiç bozulmamış halde ortaya çıkarttıklarını ve radyo karbon testinden sonra iskeletin hangi döneme ait olduğunu ortaya koyacak bilgilerin kazı alanı çalışmalarına daha fazla netlik kazanacağını açıklamakta. Benim ön gördüğüm 1 km’den fazla bir uzunluğa yayılan bir yerleşim olabileceğini bölgedeki coğrafi yapı itibarıyla bir plato üzerinde hafif yükseltili alanda bu ilkel İnsanların tarımla oldukça fazla ilgilendiği günlük yaşam şartlarını giderebilecekleri İhtiyaçlarının aynı yerleşim üzerinde yaptıklarını höyükte yapılacak daha geniş kapsamlı arkeolojik çalışmalar sonunda elde edileceğini sanmaktayım. Türkiye’deki Neolitik yerleşimlerin en tazesi olan ekşi höyük hakkında şu an elimizdeki bilgiler yetersiz fakat çok daha yeni kazıların başladığı ekşi höyükte cilalı taş devrine ait bulguların bile birkaç yıl sonraki kazı çalışmaları sonucunda netlik kazanacağı ve avcı toplayıcı grupların yaşam biçimine ait daha fazla bilgi vereceğine inanıyorum. Bununla ilgili çok özel bir belgesel çekimleri için senaryo yazmaya ve bilimsel çalışmalarıyakından takip etmeye başladım. İnsanlık tarihinin önemli bir parçası olan Neolitik çağ veya Yeni taş çağı tarih öncesi yaşantıları ülkemiz topraklarında keşif etmenin heyecanı Anadolu batısında çıkmış olmasıyla beraber bir kat daha artmaktadır. Bir dönem rahmetli Halil’in İnalcık ve Semavi Eyice hocamla bu bölge hakkında ki antik limanları antik Kentleri tartışırken semavi iyice hocanın Aiolis ve Pamfilya arası Ege bölgesinden Akdeniz antik kentlerin temellerinde bilimsel araştırılırsa Neolitik hatta Paleolitik İzlerin var olduğunu antik kentlerin bu temeller üzerine inşa edildiğini ima ettiğinde içimden gülmüştüm. Fakat çok kısa zaman içinde aramızdan ayrılan bu değerli bilim adamlarının boş yere konuşmadığını fakat inceleme yapmadan henüz bu konuşmaların ancak bilimsel kazılar ve yüzey araştırmaları neticesinde ortaya çıkabileceğini aktarmışlardı. Şimdi bu kavramın varlığını geçte olsa fark etmek bizim için kar payı olsa gerek.
Kazı seceresini incelediğimizde 2007 yılında batı Anadolu ölçekli yüzey araştırmalarda Kalkolitik Çağ’dan Genç Tunç Çağı’na kadar kesintisiz 40 tabaka saptandığı Büyük Menderes vadisi kuşkusuz yeni veriler ortaya koymuştur. Bölgedeki çalışmaları Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Eşref Abay başkanlığında yürütüldüğü arkeolojik çalışmalar Orta Tunç Çağı’na ait yapı katları Beycesultan höyüğü gibi yapıların ortaya çıkarılması bölge adına bilimsel netlik kazandığını görmekteyiz. 2009 – 2010 yılları arasında yerleşim yeri araştırmaları sonucu gün yüzüne çıkarılan mimari kalıntıların Genç Tunç Çağı evresi ile ilişkilendirildiği görülmektedir. Dönem dönem bölgede kısa ölçekli yüzey araştırmalarda Baklan, Çal, Çivril tarihe tanıklık edecek yerleşim yerlerine ait veriler netlik kazandığında 2008 yılında Prof.Dr.Eşref Abay ve yardımcısı olan Doç.Dr Fulya Dedeoğlu Büyük Menderes havzası içerisinde önemli sezon kazıları ve arkeolojik çalışmalar yeni keşifleride ortaya koymuştur. Bunlardan en önemlisi batı Anadolu Tarih öncesi arkeolojisine ışık tutacak Denizli Çal ilçesinde Ekşi höyük araştırma kazıları olmuştur. Kazı başkanlığını Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.Fulya Dedeoğlu’nun kazı ve restorasyon çalışmaları içerisinde tarihi kayıtlarına az rastladığımız kemik ve neolitik dönem iğne ağırşaklar gün yüzüne çıkarken özgün birçok buluntuya da rastlanıldığı gözükmektedir.2015 yılında başlanan bilimsel arkeolojik çalışmalar buradaki çıkan veriler değerlendirildiğinde avcı toplayıcı yaşamdan ilk çiftçi yaşamına geçen topluluklara ait bulgular ilkel yaşam şartlarını temsil ettiği önemli bulgular olarak tarihi kayıtlarda yerini almaktadır.
Araştırma yazısı: Yönetmen Tekin Gün
2018

Hakkında Tekin Gün

Gültekin Gün (d.1966,İstanbul), yönetmen, Bilindik adı Tekin Gün Sağmalcılar Lisesi mezunu 1996- 2013 - Kanal 6, TRT, Show tv, Star tv çeşitli görevler de bulunmuş, 2017 İstanbul Film Fuarı direktörü, 2014-2018 arası yılları arası Sinema Film Yapımcılar Derneği SİFİYAD yönetim kurulu başkanlığı yapmıştır. Yönetmenliği ve yapımcılığını yaptığı belgeseller bulunmaktadır.