Padişahların saraylarına en zor giren şey doğruluktur…..Mustafa Fazıl Paşa (1829, Kahire-1875, İstanbul), Mısırlı prens ve Türk siyaset adamı. .
.
.
1829 yılında Kahire’de Mısır’ın ikinci hidivi Kavalalı İbrahim Paşa’nın oğlu olarak dünyaya geldi. Devrinin ünlü alimlerinden dersler alarak yetişti 1846’da İstanbul’a gitti; Osmanlı Devleti’nde çeşitli hizmetlerde bulundu; 28 yaşında iken vezir rütbesini aldı.
1857 Tanzimat Meclisi üyeliği.
1861 Maarif Nazırlığı.
1862 Maliye Nazırlığı yaptı. Sadrazam Fuad Paşa ile ters düştüğü için üç ay sonra görevinden alındı; “Mecâlis-i Âliye” (Danıştay)’de görevlendirildi.
1866 maliye nazırlığı sırasındaki başarısı göz önüne alınarak 1866’da, “Meclis-i Âli-i Hazain” adlı kurulun başkanlığına getirildi. Devletin mali işlerini yeniden düzenlemek amacıyla kurulmuş bu kurulun başkanlığını sadece 3 ay sürdürebildi. Sadrazam Ali Fuad Paşa’nın mali politikasını eleştirmesi ve Sultan’a hükümetin mali konulardaki beceriksizliği üzerine tezkere sunması üzerine sadrazam, onu derhal görevinden azletti.
4 Nisan 1866’da kendisine 24 saat içinde başkenti terketmesi bildirildi.
Mısır’a gitmesine ağabeyi İsmail Paşa’nın izin vermemesi üzerine Nisan 1866’da Napoli’ye doğru yola çıktı; bir süre sonra Paris’e gitti.
İstanbul’dan böylece uzaklaştırılan Mustafa Fazıl Paşa, görevden azlinin hemen ardından Mısır yönetimindeki veraset hakkını da yitirdi. Ağabeyi İsmail Paşa, Mısır yönetiminde veraset usulünün değiştirilmesi, kendisinden sonra oğullarından birisinin yerine hidiv olarak geçmesini istiyordu fakat bu isteği daha önce Sadrazam Fuad Paşa tarafından reddedilmişti.
27 Mayıs 1866’da yayınlanan bir fermanla veraset usulü değiştirildi; hidivliğin ailenin en büyüğüne değil; babadan oğula geçmesi kabul edildi. Hidiv İsmail Paşa, buna karşılık kardeşi Mustafa Fazıl Paşa’ya 4,5 milyon İngiliz Sterlini nakdî tazminat ödedi.
.
EZOTERİK TARİH VE OSMANLI’DA MASONLUK
Paris’teki Faaliyetleri ve Jön Türkler; Sürgün edilmesinden ve Mısır’daki veraset hakkını yitirmesinden ötürü intikam duygusuyla dolan Mustafa Fazıl Paşa, hükümete karşı şiddetli bir mücadele kararı aldı ve İstanbul’daki Yeni Osmanlılar Cemiyeti ile temas kurdu. Yeni Osmanlılar, İstanbul’da hükümete muhalif bir gizli örgüttü.
Mustafa Fazıl Paşa, Paris’ten Sultan Abdülaziz’e bir mektup yazdı. “Padişahların saraylarına en zor giren şey doğruluktur ibaresiyle başlayan, 18 sayfalık mektup, Paşa’ya göre Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumu ve yapılması gereken reformları açıklıyor ve laik bir idare kurulması öneriliyordu. Paşanın mektubu 7 Mart 1867’de “La Liberte” gazetesinde yayımladı[6]; daha sonra İstanbul’da tercüme edilip kitapçık halinde çoğaltılarak dağıtıldı; birçok Avrupa gazetesinde yer aldı ve büyük yankı uyandırdı. İlk defa bu mektupta “Jön Türkler” ifadesi kullanılmıştı ve Fazıl Paşa, kendisinin bu grubun başkanı olduğunu ifade etmişti.
Paşa, Nisan 1867’de özel temsilcisi Sakakini Efendi’yi İstanbul’a gönderip Yeni Osmanlılar Cemiyeti üyelerini Osmanlı Devleti’ne karşı faaliyetler için Avrupa’ya davet etti. Onlara maaş tahsis etti ve bir gazete çıkarmaları için fon sağladı. Kastamonu’da sürgünde bulunan Ali Suavi, Erzurum’a sürgün kararı çıkmış olan Namık Kemal, Kıbrıs’a sürgün kararı çıkan Ziya Paşa davetine uyarak ülkeden kaçtılar 30 Mayıs 1867’de Paris’e ulaştılar. Ayrıca Kani Paşazade Rıfat, Agâh Efendi, Şinasi, Sağır Ahmet Beyzade Mehmet, Nuri Beyler Fazıl Paşa’nın himayesindeki Jön Türkler arasında yer aldı. Sağlanan fon ile ilk önce Muhbir, ardından Hürriyet, Ulum, Fecr gibi gazeteler yayımlandı.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Fazıl_Paşa
.
Osmanlı’da Basın Hareketleri; Osmanlı aydınını ortaya çıkaran Batılılaşma olgusu Osmanlı Devleti’nin Tanzimat Fermanı’ndan beri izlemeye çalıştığı bir siyasetti.[kaynak belirtilmeli] Osmanlı aydınları Batı’yı pek fazla bilmedikleri gibi padişahı da pek fazla eleştirmezlerdi. Yine de II. Abdülhamid döneminde etkili olan aydınlar eskisine göre daha bilinçliydi. Bu dönemde yurtdışında bulunan aydınlar Avrupa’yı yakından tanıma fırsatı bulmuşlar ve edindikleri fikri yayma fırsatı bulmuşlardır. II. Abdülhamid rejimine karşı örgütlenmiştir. Amaçları Kanun-i Esasi’yi yeniden yürürlüğe koyup meşrutiyeti getirmektir.
Avrupa’ya kaçan Jön Türkler bu dönemde birçok gazete ve dergi çıkartarak istibdat rejimi ile sıkı bir mücadeleye giriştiler. Yayınladıkları dergi ve gazeteler yabancı postalar aracılığıyla yurda giriyordu. Bu yayınlar 1900’lerden sonra daha da artmıştır. Bu nedenle hükümet Jön Türkler ile yayınlarını durdurmak için pazarlığa bile oturmuş ve bu durum sıkıntı çeken Jön Türklerin işine gelmiştir. Değerinin kat kat fazlasına satılan yayınlar kapatılmış; ancak Jön Türkler bu faaliyetlerine başka bir isim altında devam etmişlerdir.
ABDÜLHAMİT DEVRİ-GAZETELERİ VE DEVRİN SİYASİ TABLOSU Dünyâda 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamîd Han’da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünyâ siyâsîlerindedir.
Jön Türkler 1889-1908 yılları arasında çıkardıkları gazeteler ve dergiler ile fikir hayatına yeni bir yön vermeyi başarmışlardır. Bu yayınlar ise İngiltere, Fransa, Avusturya, Bulgaristan, İtalya, Yunanistan, Romanya, İsviçre, Brezilya, Belçika, Amerika ve Kıbrıs olmak üzere 13 yabancı ülkede Türkçe-yabancı dillerde olmak üzere 152’nin üzerinde gazete ve ya dergi yayınlamışlardır.
.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Jön_Türkler
.
.
.
.
Etiketlerosmanlı osmanlı tarihi
İlginize teşekkürler
Türk Bilimi İnternet yayınlarına Çin’den SİBER SALDIRI…
Çin İnternet üzerinden Türk Bilimi yayınlarına saldırı başlatmıştır…
Para’nın DNA testi..!!
Para nedir !!…? Para değişim değeridir.. İlkel, doğrudan alışveriş “Takas-Değişim ticaret şekli”dir…en doğru olan budur.. …
Robin Saban
Mustafa Fazıl Paşa (1829, Kahire-1875, İstanbul), Mısırlı prens ve Türk siyaset adamı hakkinda daha genis bilgi icin
Lutfen bana donermisiniz.
robinsaban@hotmail.com
+4369917276649