CADI
En eski cadı kaydı MÖ 931-721 arasında indiği düşünülen 1. Samuel kitabındaki İncil’de görülmüştür.
1500 ve 1660 yılları arasında Avrupa’da cadı olduğu hakkında şüphelenen bir sürü kadın başı kesilerek ya da yakılarak öldürüldü.
1486 Heinrich Kramer ve James Sprenger adlı iki teolog tarafından 1486 yılında yazılan Malleus Maleficarum (Türkçe: Cadı Çekici) adlı eser cadıların kim oldukları, nasıl tespit edilecekleri ve nasıl öldürülecekleri hakkında rehber kitap olarak kabul edilmiş ve 1500-1660 yılları arasında cadı suçlamasıyla kadınlara yönelik öldürme girişimleri bu kitap rehberliğinde gerçekleşmiştir.
Osmanlı’da da bu dönemde cadılar ile ilgili anlatılar mevcuttur, yakın zamana kadar Osmanlı kültüründe çocukları korkutmak için söylenmiştir..
AVRUPA’DA CADI AVI
Geçmişte Avrupa’da cadılıkla suçlananların yaklaşık dörtte üçü kadındı. Kadın-erkek oranı bölgeler arasında farklılık gösteriyordu. Suçlananların çoğu yoksul ve yaşlı kadınlardı.
Cadı avı; cadı olduğuna inanılan kimselerin yakalanması, yargılanarak veya yargılanmadan cezalandırılması olayıdır. Tarihte cadı avları genellikle cadıların yakılarak veya linç edilerek öldürülmesi ile sonuçlanmıştır.
Kadının erkeğe itaat etmesi gerekliliğine güçlü bir şekilde inanıyorlardı. Bir kadının, bir erkeğe nispeten yaradılışından kaynaklanan nedenlerle, şeytanın hizmetinde çalışması olası görülüyor, aynı zamanda da doğuştan şehvetli oldukları düşünülüyordu. Ayrıca, küçük bir kasabanın sahip olduğu atmosfer sırların saklanmasını güç kılıyor, insanların birbiri ile ilgili olan fikirlerinin kolayca hakikat olarak kabul edilmesine yol açıyordu.
“Çocuklar görünen fakat duyulmayan olmalıdır” felsefesinin benimsendiği bir çağda, elbette çocuklar sosyal hiyerarşinin en altına bulunuyorlardı. Oyuncaklar ve oyunlar gereksiz görülmekte ve çocuklar oyun oynamaktan yıldırılmaktaydı. Kız çocukları daha fazla kısıtlamalara maruz bırakılıyordu.
Cadı olduğu gerekçesiyle idam edilenler listesi, büyük çoğunluğu 15. ve 18. yüzyıl arasında Avrupa’da organize edilen cadı avlarında idam edilen kişileri sıralar. En yoğun cadı avı dönemi 1560-1630 yılları arasında gerçekleşti.
1420’ye kadar cadılık suçlamasıyla yürütülen soruşturmalar kara büyü (maleficium) denilen, doğa üstü güçleri sayesinde diğer kişilere zarar verme konseptiyle gerçekleştiriliyordu ve 15. yüzyılın erken dönemlerine kadar cadılık şeytan ile ilişkilendirilmiyordu. Bu tarihten sonra hem organize bir şekilde cadı avlarına girişildi hem de cadılık direkt olarak Satanizm ile ilgili bir olay olarak kabul edildi.
16. yüzyılda belli bölgelerde cadı avlarında bir azalma olduysa da 17. yüzyılda yeniden artış yaşandı. Yeni Çağ’da Avrupa’da gerçekleştirilen en önemli cadı mahkemeleri İspanya’daki Bask cadı mahkemeleri (7000 suçlama), Almanya’daki Fulda cadı mahkemeleri (250 idam), Werdenfels kontluğu cadı mahkemeleri (51 idam), Trier cadı mahkemeleri (tahminî 1000 civarında idam) ve Bamberg cadı mahkemeleri (tahminî 1000 idam), Würzburg cadı mahkemeleri (tahminî 900 idam), İskoçya’daki North Berwick cadı mahkemeleri (70 suçlama) ve İsveç’teki Torsåker cadı mahkemeleridir (71 idam). Avrupa’daki cadı avları 17. yüzyılda kolonilere de sıçramıştır. Bunlardan en büyüğü 1692-93’te gerçekleşen Salem cadı mahkemeleridir (29 idam).
İĞNELİ FIÇI
Yahudilerin, kaçırdıkları Yahudi olmayan çocukların kanlarını almak için kullandıkları yöntemlerden biri. Fıçının içi iğnelerle kaplıdır. Çocuğu fıçının içine canlı canlı kapatan hahamlar, ardından fıçıyı dakikalarca yuvarlarlar. Daha sonra fıçının dibinde bulunan musluk açılır ve toplanan kan ayinlerde kullanılmak ya da Mayasız Bayramında yenilen mayasız ekmeklere karıştırılmak üzere alınırdı.
https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/iste-yahudilerin-igneli-fici-gercegi
ÇOCUK KANI İÇEN YAHUDİ İNANCI
Kan içme konusunu şimdiye dek en iyi açıklamış kaynaklardan biri, 1803’te Moldavya’lı rahip Neophite’in yazdığı kitaptır. Bir hahamın oğlu olan Neophite, Yahudilikten çıktıktan sonra hristiyanlığı kabul edip rahip olmuştur. Babasının inancındaki bütün kanla ilgili ayinleri açıklamıştır. Bazı Yahudi tarikatlarının, insan kanı kullandıklarında Yehova katında daha “üstün” olduklarına inandıklarını anlatmıştır.
Yahudilerin bulundukları ülkelerden sürülmelerinin nedenlerinden birisi de bu sapık adettir. Özellikle İspanya’da, kan içme olayları defalarca gündeme gelmiş, bu olaylar halk arasında büyük huzursuzluk meydana getirmiştir. Sayısız çocuk kaybolmuş, cesetlerin bir kısmı tamamen kanı çekilmiş bir durumda bulunmuştur.
Osmanlı İmparatorluğuna geldikten sonra da, Yahudilerin bazı kolları, bu sapık adetlerine devam ettiler. Osmanlı zabıtlarında bu konuda gelişmiş pek çok olay vardır. Bunların en önemlileri 1715’te Amasya’da, 1840’ta Şam’da ve Rodos’ta, 1633-1843 ve 1866’da İstanbul’da, 1863-1868 ve 1870’te İzmir’de kayda geçen olaylardır. Bu olaylarda pek çok Yahudi suçlu bulunmuş ve idam edilmiştir.
İNSANLARI PARÇALAYACAKSIN! “İşte benden ve miras olarak sana milletleri, mülkün olarak yeryüzünün uçlarını da vereceğim. Onları demir çomakla kıracaksın; bir çömlekçi kabı gibi onları parçalayacaksın.” (Bozulmuş Tevrat, Mezmurlar Bölümü 2/8-9) İNSAN KANI İÇECEKSİN! Et yeyin ve KAN İÇİN yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin KANINI İÇECEKSİNİZ… SARHOŞ OLUNCAYA KADAR KAN İÇECEKSİNİZ” (Bozulmuş Tevrat, Hezekiel Bölümü 39/18-20)
ÇOCUKLARI VE BEBEKLERİ DE ÖLDÜRECEKSİN! “Şimdi git… onların herşeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme; erkekten kadına, çocuktan emzikte olana kadar hepsini Öldür.” (Bozulmuş Tevrat, I.Samuel Bölümü, 15/3)
HER YIL DÜNYADA SATILAN, KAÇIRILAN VE AMERİKADA KAYIP BİNLERCE ÇOCUK
Çocuk kaçırma dünyanın en kötü hareketidir, gündeme gelen haberlerde çocukları kaçırarak tanesini 300 dolardan sattıklarını belirten çocuk kaçakçıları ele geçmiştir, çocuklardan yararlanan vahçi insanlar oldukça bu insanlık dışı hareketler önlenemez.
New York’ta bir sinagogun altında yapılan gizli tüneller polisle Yahudileri karşı karşıya getirdi
New York’ta sinagogun altına kazılan yasadışı tünel ortalığı karıştırdı: Kan lekeli çocuk yatakları bulundu.
Yahudilerin yoğun olarak kullandığı “Chabad-Lubavitch World Headquarters” adlı sinagog, polis baskınına uğradı.
CANLI ÇOCUKLARDAN ALINAN ADRENOCHROME
İddialara göre sadece çocukların beyinlerinde üretilen bu maddeyi elde etmek için, küçük çocuklar kaçırılarak öldürülüyor. Oysa bir uyuşturucu dahi olmayan adrenochrome bir sentez olarak mevcut ve yasal olarak da satılıyor.
ABD’nin önde gelen online mobilya mağazası Wayfair’ın çocuk kaçakçılığı yaptığına dair iddialarla birlikte kimyasal bir bileşik olan “Adrenochrome” (Adrenokrom) da gündeme geldi. Sosyal medyada yer alan iddialara göre sadece çocukların beyinlerinde üretilen bu maddeyi elde etmek için, küçük çocuklar kaçırılarak öldürülüyor. Adrenochrome, milyarlarca dolar değerinde dünyanın en güçlü uyuşturucusu ve adrenalin türevi bir ilaç olarak anlatılıyor. Oysa bir uyuşturucu dahi olmayan adrenochrome bir sentez olarak mevcut ve yasal olarak da satılıyor.
Adrenochrome bir endokrin salgısıdır, korkuya bağlı olarak insanların böbreküstü bezlerinden elde edilen saf adrenalinden yapılır.
Gerekli adrenalin hormonu, daha güçlü adrenalin sentezi yaptıkları için 0-9 yaş arasındaki çocukların kanından elde ediliyor.
17.yüzyılda Elizabeth Bathory, bir diğer ismi ile Kanlı Kontes’in düzenlediği kan akıtma partileri ile bu geleceğin başını çektiğine inanılmakta.
Orta Doğu, Asya, Avrupa ve Amerika’da kaybolan çocukların çoğunun Adrenochrome için hapsedildiği düşünülüyor.
Kaybolan çocukların numarası, satılan ürünün numarasına ekleniyor. Pek çok üründeki numara yazıldığında, kayıpolan çocukların ilanları çıkıyor. Bu şekilde adrenochrome’a sahip olmak isteyen kişilerin istediği çocuğun kanını seçtiği düşünülüyor.
Londra’da kamyonun içinde bulunan çocuklar..
İSRAİL DERİ BANKASI
Günümüzde İsrail Filistinli insanların derilerinden deri bankası oluşturmuş ve bütün dünya buna seyirci kalmıştır, İsraliili deri bankası çalışanları derileri Filistinlilerden elde ettiklerini tüm dünyaya açıklamışlardır, bu olanlardan dolayı Dünyanın hiç bir devlet ve kuruluşu İsraile herhangi bir dava açmamıştır…
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.